SONBAHAR DAĞLARIN TEPESİNDEN BATACAK GÜNEŞE BENZER

   (Toplumsal İlişkiler 114)


بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۘ (A’lâ/16)
وَالْاٰخِرَةُ خَيْرٌ وَاَبْقٰىۜ    (A’lâ/17)
“Hayır! Siz dünya hayatını tercih edip üstün tutmaktasınız.”
“Ama ahiret hayatı daha hayırlı ve daha kalıcıdır.”

Sonbaharın müjdecisi Eylül ayı bağdaş kuruverdi yine gönlümüze. Eylül bir ay değil sanki de, bir aylık ayrı bir mevsim. İçimiz bir buruk işte. Alpay’ın “ eylülde gel” şarkısı gibi bir şey… Hüzün mevsimi, hazan mevsimi… Sonbaharımız geldi de çattı bile. Sonbahar bir kalemin mürekkebi gibidir. Dökülen mısraların gönle bıraktığı bir sızı sanki… Ya da ne bileyim, şiirin estiği rüzgâra bağlı… En güzel satırlar bile yürekte sonbahara dönüşebilir mi, dönüşebilir. Bir mutluluk bile, insanı hüzünlendirebilir mi, hüzünlendirebilir. Bazen 90 yaşına gelsen de, yüreğinde bir bahar yaşarsın ya, işte öyle. Sonbaharı da, benzetecek o kadar çok şey var ve yaşatacak, o kadar çok yer, var ki… Kimi bir insan ömründe, kimi bir mısra içinde ya da hayallerinde rahatlıkla ona rastlayabilir.

         Sözleri Tarık Torun’a ait olan şu dörtlük sonbaharı tam yüreğinden yakalar: 

Sonbahar dağların tepesinden batacak güneşe benzer

Artık vakit çok dar, yaşlanmış göçüp gidecek eşe benzer

Hayali geç kalmış, asla gerçekleşmeyecek düşe benzer

İnsan hayalleriyle koşarken yarım kalmış işe benzer.

        Aslında sonbahar huzur ve mutluluğun saklandığı mevsimdir. Hani son kez bir bahar daha görelim dersiniz ya işte öyle bir şey sonbahar. İçinde vefa olsun, sevgide ve saygıda bir bağlılık olsun diye, bir beklenti içine girersiniz ya, “bir ölüm vefalı bir de sonbahar” diyen Cahit Zarifoğlu’na hemen hak verirsiniz. Çünkü sonbahar, tüm sadakatiyle sizi bekliyordur. Son kez ölmeden size yaprakların sararmaya yüz tuttuğu, yerlere dökülmeye başladığı o andan itibaren son kez bir daha son baharı yaşatacaktır da ondan. Ölüm gibidir sonbaharda. Ölmek dirilmek içindir, toprak da vefalıdır bizi tüm hata ve günahlarımızla bağrına alır. Sonra yeniden topraktan yeni bir filiz gibi fışkırır çıkarız o gün.

        “Yeni yapraklar çıkabilsin diye eski yaprakları temizler hüzün,” der Hz. Mevlana. Sonra da teselli verir bize;  “Üzülme sonbahar serttir ama sonu aydınlıktır.”

         Yahya Kemal Beyatlı “Sonbahar” şiirinde anlatır bize, o son olan baharı ve ölümle sonbahar arasındaki ilişkiye çevirir gözlerimizi: 

Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir;
Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere.
Anlar ki yolcu, yol görünür serviliklere.
Dünyanın ufku, gözlere gittikçe târ olur,
Her gün sürüklenip yaşamak ruha bâr olur.
İnsan duyar yerin dile gelmiş sükûtunu;
Bir başka musikiye geçiş farz eder bunu;
Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline,
Benzer cihana gelmeden evvelki hâline.

Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya,
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya,
Duymaz bu ânda taş gibi kalbinde bir sızı:
Fark etmez anne toprak ölüm maceramızı.

         Ne diyeyim, vaktin daraldığı bir anda yaşlanmış göçüp gidecek bir eşe benzer o son bahar… Ayrılığın, boşluğun mevsimi… İnsana hayatı sorgulatan ve yargılatan, sevgiden etmeye az, sevgiliden etmeye çok meyilli, kasım gibi bir ayı içinde barındıran, anlamanın, ağlamanın ve ayrılmanın zamanımı olur diyene pek bir şey söyleyemeyip, ama çok anlamlı gözlerle bakmanızı sağlayan mevsimdir o son bahar. Yere bakınca dalından dökülmüş sarı yaprağı, göğe bakınca içindeki o yoğunluğu, birikmişliği, efkârı atamayan bunalım havayı, kendime bakınca da yerle gökten pek bir farkım olmadığını gördüğüm, üzüldüğüm her mevsim yıkan ama bu mevsim başka yıkan bir zaman silsilesidir, o son bahar. Konuyu bir sonbahar şarkı dizeleriyle noktalayalım: “Düşen bir yaprak görürsen beni hatırla demiştin/ Biliyorsun seni ben bir sonbaharda sevmiştim…

Şemsettin ÖZKAN

  05.09.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-antoloji.com

4-leblebitozu.com

5-eksisozluk.com

ŞİİRDE GEÇEN ANLAŞILMAYAN 100 SENE ÖNCESİ TÜRKÇE KELİMELERİMİZ

TARÜMAR OLMAK: Perişan, darmadağın olmak

TEŞRİN: Yılın 10 ve 11. Aylarına verilen ad.

TAR: Karanlık

BAR: Sıkıntı, eziyet.

ZEVAL: Yok edilme, yok olma.

SONBAHAR DAĞLARIN TEPESİNDEN BATACAK GÜNEŞE BENZER” için 1 yorum

  1. Kalıcı olana yönelmek ne kadar değerli. İnsanoğlu binmiş bir ata gidiyor kıyamete ama at dünyalık yükten dolayı bir türlü ilerleme kaydedemiyor. Sanırım dünya malı ve ona karşı duyulan sevgiyi kalbimizden uzaklaştırmadıkça bu iş son nefese kadar devam edecek.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.