İNSAN VERİLENE ŞÜKRETMEYİ UNUTTUĞU İÇİN ALLAH’TAN ALACAKLI GİBİ DAVRANIYOR ÇÜNKÜ İMTİHANI HEP VERİLMEYEN SANIYOR

(Toplumsal İlişkiler 508)


فَاذْكُرُونٖٓي اَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا لٖي وَلَا تَكْفُرُونِࣖ
Öyleyse benimle gönül bağınızı hep canlı tutarak ve ayetlerimi sürekli gündeme getirerek Beni anın ki, Ben de dünya ve âhirette iyilikler bahşederek sizi anayım. Hem kalbinizle, hem de söz ve davranışlarınızla Bana şükredin ve sakın Bana karşı nankörlük etmeyin!” (Bakara/152)

Hz. Mevlana ne güzel söyler; “insan, verilene şükretmeyi unuttuğu için, Allah’tan alacaklı gibi davranıyor. Çünkü imtihanı, hep ‘verilmeyen’ zannediyor.” Gerçekten de bu insanın yapısında niye bir şükürsüzlük, yani nankörlük var?

Niye şükürle küfürü yanyana getirip kullanıyorum dostlar biliyor musunuz? Aslında bu iki kelime taban tabana zıt iki kavram Arapçada. Şükürde nimeti ortaya dökmek, izhar etmek, açıklamak varken, küfürde Allah’ın var olan varlığı gizlemek var. Örtmek var. Saklamak var. Birinde iman var diğerinde ise inkar…

Şu insanoğlu ne uyanık değil mi dostlar? Aslında uyanıklık dadenmez buna açgözlülük, hırs, azla yetinmeme, gözü doymamak desek daha uygun olur. Unutsa bile verilen nimetlere teşekkür edeceğine, şükredeceğine, yüce YARATAN’dan, REZZAK’tan (rızkı veren Allah’tan) kendini alacaklı hisseden davranışlar sergiliyor. Sonra da verilmeyeni imtihan zannediyor. Ne ilginç değil mi? Gelin konuyu İbrahim Ethem’in hikayesiyle noktalayalım:

Başlangıçta Türkistan taraflarında bir bölgenin hükümdarı yani dünya sultanı iken vâkî olan bazı ikazlarla hükümdarlığını bırakıp maneviyat sultanı olmaya azmeden, bunu da gerçekten başaran İbrahim Edhem (VIII. y.yıl) dünya malına karşı o kadar tenezzülsüzdü ki kimseden bir şey istemez ve beklemezdi. Nefsini yokluğa ve mahrumiyete o derece alıştırmıştı ki bir benzerine rastlanamazdı.

  Bir gün büyük velilerden çağdaşı ve hemşehrisi Şakik Belhi ile karşılaştı ve ona sordu:

– Ey Şakik nasıl geçiniyorsun? Şakik Belhi cevap verdi:

– Bulunca yiyoruz,  bulmayınca sabrediyoruz. İbrahim Edhem:

– Horasan’ın köpekleri de aynı şeyi yapıyorlar, bulunca yiyorlar, bulmayınca sabrediyorlar, diye karşılık verdi.

Belhi sordu:

– Peki siz ne yapıyorsunuz?

– Biz bulunca dağıtıyoruz, bulmayınca sabrediyoruz.

Şemsettin ÖZKAN

07.11.2021 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-bilgiyelpazesi.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.