DİRİLERİN ÖLÜLERDEN DAHA HIZLI ÇÜRÜDÜĞÜ BU ÇAĞDA BOZULMAMAK EN BÜYÜK SERVET

(Toplumsal İlişkiler 1399)

اَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنْسَوْنَ اَنْفُسَكُمْ وَاَنْتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَؕ اَفَلَا تَعْقِلُونَ 
“Ey Ehli Kitap siz kitabı okuyorsunuz. İnsanları kitaba çağırıyorsunuz. Hatta kitapla insanlara hükmediyorsunuz. İnsanları kitaptaki yasalarla cezalandırıyorsunuz. Ama kendinizi kitaptan muaf tutuyorsunuz. Kitaptaki hükümleri kendi yaptıklarınıza uygulamıyorsunuz! Yoksa kendinizi ilim sahibi sayarak biz kitaptan muaf tutulduk mu diyorsunuz? Yahut biz bilenleriniz, ermiş insanlarız Allah’ın yasalarına uymaya ihtiyacımız yok, Allah’ın yasalarına cahiller uysun mu diyorsunuz? Yoksa iyiliklerden, güzelliklerden ne varsa, insanlara emredip, onların yapmasını teşvik edip, kendinizi iyilikleri güzellikleri yapmaktan uzak mı tutuyorsunuz? Veya aklınızı kaybedip “Biz hocayız! Hocanın dediğini yapın! Gittiği yoldan gitmeyin!” mi diyorsunuz? Eğer öyleyse yaptığınız şeyin ne kadar çirkin bir şey olduğunu anlamıyorsunuz! Andolsun ki; katımda Resullerim, ilim sahipleri, sıradan saydığınız müminler, muttaki deyip kutsallaştırdığınız kişiler, ermişler, erenler, evliyalar hepsi eşittir. Hepsi ayetlerime inanmak, emirlerimi yerine getirmek, yasalarıma uymak zorundadır. Kim kendini koyduğumuz yasalardan ayrı tutarsa onlar müşriktir. Onlar kendi yasalarıyla bizim yasalarımızı eşit saymışlar, çıkarlarına geldiği yerde kendi yasalarını uygulamışlardır. Böyle kimseleri cehennem ateşine atarız.  Kimsenin nazına, niyazına, gözyaşına bakmayız. Hiç kimsenin sıradan bir müminden üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak Rabbine inanan, yasalarımıza uyarken samimiyet gösteren, elindeki imkânları Allah yolunda hesapsızca harcayanlardadır. Değilse inandım dediği halde ayetlerimize uymayan, yasalarımıza göre hayatını yaşamayanlar mutlaka cezalandırılacaktır.” (Bakara/44)

Kime ait olduğu yazmayan bir sosyal medya paylaşımında; “dirilerin ölülerden daha hızlı çürüdüğü bu çağda, bozulmamak en büyük servettir” denilmesi, dikkate şayandır. Asıl mevzu bozulmaktır. İnsanlıktan uzaklaşmaktır.

             Hz. Mevlana’ya atfedilen bir sözde şöyle deniyor; “sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır. Mühim olan içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır.” Marifet süte girip çıkıp, ak görünmek değil, içinden çıktığın sütü ne derece ak bıraktığındır. Görünmek değil, olmayı becermektir esas marifet.

            Gerçekten de insanoğlu hayatı boyunca hep kendini kandırmakla geçirir. Sanır ki sadece takke tesbihi ve abdesti alınca namaz tamam oluyor. Kabe’yi görünce, etrafında dönünce hac tamam oluyor. Mideyi sabahtan akşama aç tutmakla oruç tutulmuş oluyor. Göstere göstere zekat verince zekat verilmiş oluyor. Ömrü böyle hep sanmakla geçiyor. Kendini sütten çıkmış ak kaşık sanıyor. Sanıyor da sanıyor. Mühim olanın içinden çıktığımız sütü ak bırakabilmektir. Ah bunun bilincine bir varabilsek.

           “Hepimiz insanız diyorlar. Hepimiz insan değiliz, hepimiz beşeriz. Aramızdan bazılarımız insandır” diyen İsmet Özel, insanların çoğunun beşer olduğunu, sadece içlerinden bazılarının insan olduğunu söylemekle, haksız da sayılmaz hani. “Usta ölmeden önce bir oyun öğret, insan olayım” derken de aynı şeyleri söyler. İnsan modellerinin azlığından yakınır. Henüz insanlık yolunda bir aşama kaydedemediğimizi anlatır. “Sen benim dünyada ünümü hiç duymadın mı? Ben bir hiçim hiç” diyen Hz. Mevlana gibi mütevazı, kibir ve gurura kapılmadan, insan olmanın doruklarında gezinen, kaç kişi var aramızda?

            Her şeye rağmen dirilerin ölülerden daha hızlı çürüdüğü şu çağda, çürümeyenlere, bozulmayanlara selam olsun.

Şemsettin ÖZKAN

25.04.2024 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.