(Toplumsal İlişkiler 775)
مَثَلُ الَّذٖينَ حُمِّلُوا التَّوْرٰيةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ اَسْفَاراًؕ بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذٖينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِؕ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمٖينَ
“Tevrat’ı uygulama ve bütün insanlığa ulaştırma görevi omuzlarına yüklendiği hâlde, onun yol göstericiliğinden faydalanamayan, öğretilerine uygun yaşamayan, böylece üstlendikleri sorumluluğu gereğigibi yerine getirmeyen Yahudilerin durumu, tıpkı ciltler dolusu kitaplar taşıyan, fakat ne büyük bir hazine taşıdığının farkında bile olmayan eşeğin hâline benzer. Evet, gerek sözleriyle, gerek davranışlarıyla Allah’ın ayetlerini yalanlayan bir toplumun durumu ne kötüdür! Hiç kuşkusuz Allah, böyle zâlim bir toplumu asla doğru yola iletmez!” (Cuma/5)
Hz. Mevlana’nın; “ekmek için yıllardır ‘Allah’ der. Fakat saman için mushaf taşıyan eşeğe benzer” sözü yukarıda geçen ayetle aynı paralelde değerlendirilmişcesine ne kadar da çok
birbirlerine benziyorlar değil mi değerli dostlar? Dini az bir menfeate satanların müthiş bir eleştirisi var.
Bu sözü sosyal medyada görünce hemen aklıma bu ayet geldi. Ayet; “Tevrat’ın gereğini yapmayan Yahudileri, sırtına kitap yüklü eşeğe” benzetmektedir.
O gün, Tevrat’a bakarak Hz. Muhammed’e inanması gereken insanlar, inandıkları kitabın hükümlerine göre bir tablo ortaya koymadıkları için bu şekilde eleştiriliyorlarsa, bugün aynı durumda olan yani Kur’an’a inandığı halde, onun öğretilerini ciddiye almayan ve ona göre bir hayat tarzı oluşturmayan Müslümanlara ne demeli?
Ya da Kur’an’a imanı tam, saygısı kusursuz ama eşeğin sırtındaki kitap gibi sadece evi korusun diye duvarda asılıyor, işler iyi gitsin diye kasada tutuluyor, kazadan korusun diye torpidoda korunuyor, karı-koca arasındaki muhabbet iyi gitsin diye sandıkta muhafaza ediliyor. Ayetteki “eşek ve kitap” benzetmesinin hemen arkasındaki “Allah’ın ayetlerini anlamaktan geri duranların durumu ne kötüdür” cümlesi tek başına aklını işleten Müslümanların uyanması için yeterlidir.
Konu başlığı verdiğimiz beyit bakınız Mesnevi’de nasıl geçiyor:
495. Kendine gel, kendine! O hüzünlü sözlere kapılma.Öküzün üstünde yük var, kağnı da feryat edip ağlıyor! Ama mukallit da sevaptan mahrum değildir.Hesaba gelince ağlayıcıya da para verirler. Kâfir de Tanrı der, mümin de.Fakat ikisinin arasında adamakıllı fark var. O yoksul,ekmek için Tanrı der, haramdan çekinense candan, gönülden. Eğer yoksul, söylediği sözü bilseydi,gözünde ne az kalırdı ne çok!
500. Ekmek isteyen yıllardır Allah der, fakat saman için Mushaf taşıyan eşeğe benzer. Dudağındaki gönlünden doğsa, gönlünü aydınlatsaydı bedeni zerre zerre olurdu. Şeytan’ın adı büyü yapmaya yara, sen de Tanrı adıyla mangır elde edersin!
Şemsettin ÖZKAN
09.08.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-dosyalar.semazen.net