(Toplumsal İlişkiler 1802)
وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدٖينَةِ امْرَاَتُ الْعَزٖيزِ تُرَاوِدُ فَتٰيهَا عَنْ نَفْسِهٖ قَدْ شَغَفَهَا حُباًّ اِنَّا لَنَرٰيهَا فٖي ضَلَالٍ مُبٖينٍ
“Şehirdeki saray çevresine mensup bazı kadınlar, kendi aralarında, “Duydunuz mu? Vezirin karısı, kölesine göz koymuş; onun aşkıyla yanıp tutuşuyormuş. Ne ayıp, âşık olmak için bula bula bir köleyi mi bulmuş? Bize öyle geliyor ki, bu kadın düpedüz sapıtmış!” diyorlardı.” (Yusuf/30)
Cahit Zarifoğlu bir şiirinde; “özlemek ne derin bir duygudur… Özlemek ne uzun bir mesafe…” diyor. Sevgiliye olan hasreti derin hislerle ve bitmek tükenmek bilmeyen mesafelerle ölçüyor. Bence müthiş bir tasvir. Derin hislerde öyle ölçülmesi kolay değildir. Hakeza bitmek nedir bilmeyen uzun mesafeli yollar da özleme benzetilmesi tarifi imkansız.
Cemal Süreya ise; “uzaktan sevmediyseniz birini, hiç sevdim demeyin…” derken, sevgili asıl uzaktan da olsa seviliyorsa işte o gerçek sevgidir diyerek meseleye yaklaşır.
Nazım Hikmet; “sesini duysam sesine sarılacağım… Öyle özledim…” sözüyle sevgilinin sesine sarılmayı isterken ona olan derin özlemini dile getirir.
Oğuz Atay ise son noktayı koyar; “aklımdan çıkmıyor aklım çıkıyor, “O” çıkmıyor…” diyerek sevgiliyle hemhal oluşun gece gündüzü birbirine karıştırmış olarak özdeşleşir. Deli divane olur insan, aklını yitirir lakin mecnun misali Leyla’nın adı hep gönlünde çakılı kalır. Bir gram devinip yüreğinin sınırları dışına çıkmaz. Aklından çıkmaz, aklı çıkar lakin “O” çıkmaz hep dipdiri kalır yüreğinin derinliklerinde insanın.
Aşk geldi mi gitmez, bağdaş kuruverir gönlümüzün baş köşesine. Gelir, ama gitmez. Maşuku sevmese de, o sever. Kapıdan kovulsa, pencereden girer. Bu aşk davasında, reddi hakim de yapılmaz. Aşık Gevheri’nin dediği gibi; “üç nesnenin elinden kurtulamazsın. Biri firkat (ayrılık,) biri gurbet, diğeri ise aşktır.” Kayıtsız şartsız teslim olursun.
Şemsettin ÖZKAN
02.06.2025 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com