EN ÇOK ALDATANI DA DİN KİSVELİSİ

( Mesnevi’den 20. Sohbetimiz)             

GİRİŞ:
Hani o hem hasetçi hem de sahtekâr vezir, din nasihatçisi olarak hile ile badem helvasına sarımsak karıştırmıştı ya!

                      METİN

Ağzının manevi tadı olanlar vezirin sözlerindeki lezzet arasında bir de acılık duyuyorlardı. O garezle karışık güzel sözler söylemekte, gül sulu şeker şerbetinin içine zehir dökmekteydi. Onun görünüşte tavsiyesi: “Hak yolunda gayretli ol,” idi. Ama üstü örtülü bir şekilde ve fiilen ruha tembellik ve miskinlik aşılıyordu. Gümüşün yüzeyi (sathı) beyaz ve yeni olmakla birlikte eli ve elbiseyi kirletir. Ateş kıvılcımlarıyla kızıl çehreli görünür. Öyle iken sen onun kıvılcımlarıyla yaktığı yeri simsiyah etmesine bak. Şimşek ilk bakışta saf bir ışıktan ibaret görünse de onda göz nurunu çalma özelliği vardır. Vezirin sözleri uyanık ve manevi zevk sahibi olanlardan başkaları için bir boyun halkasıydı. Yahudi hükümdarın düzenbaz veziri, hükümdarından ayrı olarak altı sene süreyle İsevilerin (Hristiyanların) sığınağı (dayanağı) ve fikirleriyle, düşünceleriyle örnek alınanı oldu. Halk yani Hristiyanlar dini de kalbi de ona teslim ettiler, onun emrine ve hükmüne karşı can feda edecek noktaya geldiler. Vezir ile hükümdar arasında gizli haberleşme oluyordu. Vezirin vaatlerinden hükümdarın kalbi rahatlıyordu. Hükümdar ona: ‘Ey benim devletli vezirim, vakit geldi, kalbini gamdan tez kurtar,’ diye mektup yazdı. Vezir de: ‘Hükümdarım şimdi ben İsa dinine fitneler salma işindeyim,’ diye cevap yolladı.(445-456. Beyitleri)

                                     AÇIKLAMA

GİRİŞ: Hileci Vezir, Hazreti İsa (a.s)’ın dinini tebliğ eder gibi göründü. Fakat maksadı İsevilerin yok edilmesiydi. Tatlı aslında lezzetli bir yiyecek ise de içine sarımsak konduğunda lezzeti yok olur, mideyi bozar. Din de gayet güzel ve yücedir, ama içine hile ve riya karışacak olursa o yüce hâli değişir, başka şekle girer, cüretkâr şeytana esir ve mahkûm olmuş olur.

“Ağzının manevi tadı olanlar vezirin sözlerindeki lezzet arasında bir de acılık duyuyorlardı.”

İZAH: Zevk sahibi olan İsevilerin akıllıları vezirin şeklen güzel ve anlamlı görünen sözlerinde veba mikrobu gizli olduğunun farkına vardılar. Kendini terk ederek, aşağılık ve kirli varlığından benliklerini korudular, temiz tuttular. Niye diğer din kardeşlerine bu gerçeği anlatıp onları da kurtarmadılar, güvenli bir konuma getirmediler düşüncesi akla gelebilir. Bazı insanlar bir hayale kendilerini kaptırıp, kör gibi olunca kendi hayırlarına ve faydalarına ne söylenirse söylensin, nasıl nasihat edilirse edilsin, bir garaz (birine duyulan kapalı düşmanlık etme isteği) ve maksada bağlayıp aldırmadıklarını açıklamaya gerek yoktur. Böyleleri bütün çabalara rağmen uygunsuz yola saparlar, haliyle neticeleri yeis ve hüsrana düşmek olur.

“O garezle karışık güzel sözler söylemekte, gül sulu şeker şerbetinin içine zehir dökmekteydi.”

İZAH: Bu vezirin sıfatında çok adamlar görülür. Şeklen sadık ve vefalı, hakikatte düşman ve yabancıdır. O gibiler çoğunlukla tatlı ve edebî bir dil kullanırlar. Böylece çaresiz alt tabakayı sapıtırlar. Görünüşte baldan tatlıdırlar ama içyüzleri zehir gibidir.

“Onun görünüşte tavsiyesi: “Hak yolunda gayretli ol,” idi. Ama üstü örtülü bir şekilde ve fiilen ruha tembellik ve miskinlik aşılıyordu.”

İZAH: Hileci vezir şeklen “Hazreti İsa (a.s)’ın dininde Cenabı Hakk’a itaat ediniz” demekte, ama hâli ve sözüyle sakat bir yol göstermekteydi. Her yaptığı, sonuç vermeyen sözler gibi iddia ettiklerinin aksini ispat ediyordu. Böylece kendini mürşit edinenlerin durumunu vahim ve berbat bir hâle sokuyordu. İşte bu yüzden; söz söyleyen ve nasihat veren insanların,  yalnız sözlerine değil, hâllerine de bakılmalıdır.

“Gümüşün yüzeyi (sathı) beyaz ve yeni olmakla birlikte eli ve elbiseyi kirletir.”

İZAH: İnsan gümüşü elinde ve cebinde çok tutunca siyahlık verir. Bunun gibi bazı adamların sözleri gümüş gibi şeklen parlak ve saf görünür. Ama kedere yol açar, zarar verir. O gibilerin elini tutup kendilerine tabi olan gafillerin gönlü kararır, zelil olur.

“Ateş kıvılcımlarıyla kızıl çehreli görünür. Öyle iken sen onun kıvılcımlarıyla yaktığı yeri simsiyah etmesine bak!”

İZAH: Şeklen güzel gerçekte şerli, kötü olanların yalnız sözüne bakma. İnsan toplumunda bıraktıkları etkilere ve kötü ahlaklarının vahim sonuçlarına bak. Ahlakı kötü olanların zekâ ve güzel dış görünüşleri ateş ve kıvılcımdır. Çocuklar, ateşi sever ve eliyle tutar. Ama bırakılsa yanıp feryat ederler. Çocuklar ateşten, saf insanlarsa hileci ve riyakârdan yanarlar.

“Şimşek ilk bakışta saf bir ışıktan ibaret görünse de onda göz nurunu çalma özelliği vardır.”

İZAH: Gece karanlığında yol alan şimşek çaktıkça etrafını kısa bir an görebilir. Şimşeğin ışığı hızla geçer görünmez olur, yolcunun karanlığı daha da şiddetlenir. Riyakâr ve hilekârdan geçici lezzet ve fayda bulan ahmak kısa zaman içinde gamlara düşer. Her yönüyle kirlenmiş olur.

“Vezirin sözleri uyanık ve manevi zevk sahibi olanlardan başkaları için bir boyun halkasıydı.”

İZAH: Akıllı olmayanlar, inatçı Yahudi vezirin bozgunculuk saçan kelimelerini anlayamıyor, şeklen iman ediyor gibi görünseler de aslında kendilerini hüsrana düşürüyorlardı. Şüphesiz, hilecilerin sözüne uymak kendi boynuna esaret tasması takmaktır.

“Yahudi hükümdarın düzenbaz veziri, hükümdarından ayrı olarak altı sene süreyle İsevilerin (Hristiyanların) sığınağı (dayanağı) ve fikirleriyle, düşünceleriyle örnek alınanı oldu.”

İZAH: Safları noksansız kandırabilmek daha sonra bu hikmetli hikâyede görüleceği üzere İsevîleri mahvedebilmek ve yok edebilmek için, vezir altı sene kadar hilesini devam ettirdi.

“Halk yani Hristiyanlar dini de kalbi de ona teslim ettiler, onun emrine ve hükmüne karşı can feda edecek noktaya geldiler.”

İZAH: İsevilerden akıl ve zevk sahibi olmayanlar vezirin emirlerine bütünüyle uyuyorlardı. Böylece esenliklerini ve mutluluklarını kaybettiler. İsevi kisvesinde görünen Yahudi vezire bütün benlikleriyle teslim oldular.

“Vezir ile hükümdar arasında gizli haberleşme oluyordu. Vezirin vaatlerinden hükümdarın kalbi rahatlıyordu.”

İZAH: Gelecek beyitten anlaşılacağı gibi hükümdar vezire; “İsevilerin yok edilmesini sağlayacak hileyi bir an önce uygulamaya geç, bu endişeden beni kurtar” diye yazmıştı.

“Hükümdar ona: ‘Ey benim devletli vezirim, vakit geldi, kalbini gamdan tez kurtar,’ diye mektup yazdı.”

İZAH: Hükümdar; “Bunca zamandır İsevileri kandırıp, ikna ettin, kendine tabi ettin, peşinden geliyorlar. Artık onları manen ve maddeten yok etmek için düzenin neyse hemen uygulamaya başla. Onları yok et. Çünkü İsevilerde göreceğim felaket benim kalbime rahatlık ve mutluluktur,” diyordu. Haset bir fesat ateşidir. Yandıkça genişler. İnsanların en leziz arzu ve emellerini yakabilecek dereceye gelinceye kadar daima artar da artar ve çoğalır. Hasetçi; gizli bir ateşe düşüp öyle yanar ki, ölümüyle dünya acısı biter, ahirette daha şiddetlisi başlar.

“Vezir de: ‘Hükümdarım şimdi ben İsa dinine fitneler salma işindeyim,’ diye cevap yolladı.”

İZAH: Gayet açık bir şekilde vezir ‘ben fitne ateşini yakmaya devam ediyorum,’ diyor.

         Kıssadan hisse; milletimizin istiklaline ve istikbaline kurşun sıkan, adını bile anmak istemediğim, ağlayan ve ağlatan hoca kılıklı bu adamın, devlet ve toplum içinde organize yapılanması, din kisvesi altında yayılan dış güdümlü bir terör örgütü değil miydi? Dini kavram ve söylemlerle gençlerimizi kandırarak, kirli emellerine alet etmeye çalışan, karanlık bir şebeke olduğu ortaya çıkmadı mı? İslam’ın bütün değerlerini istismar etmedi mi? Müntesiplerini itikat, amel ve ahlaki açıdan bir sapmaya maruz bırakmadı mı? Dünyadaki bütün Müslümanların geleceği için büyük bir fitne, tefrika ve tehlike oluşturmadı mı? Nice yetişmiş civanmertler onun yolunda heba olmadı mı? Hâlâ bu sıkıntıyı çekmiyor muyuz? Yahudi hükümdarın vezirinden ne farkı var bu kendini kâinat imamı (çaktırmadan sözde Peygamber) ilan eden bu din kisveli aldatanın?

Şemsettin ÖZKAN 

29.02.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-Mevlana, Mesnevi,(Türkçesi Tahirü’l Mevlevi), İst. 2006, Kırkambar kitaplığı

2-Mevlana Celaleddin Rumi,Mesnevi-Tam Metin-Ankara, Panama yay.

3-www.mevlanavakfi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir