(Toplumsal İlişkiler 1254)
وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدٖينَةِ امْرَاَتُ الْعَزٖيزِ تُرَاوِدُ فَتٰيهَا عَنْ نَفْسِهٖۚ قَدْ شَغَفَهَا حُباًّؕ اِنَّا لَنَرٰيهَا فٖي ضَلَالٍ مُبٖينٍ
“Şehirde olayı duyan bir takım kadınlar birbirleriyle: “Azizin karısı, genç kölesinin gönlünü çelmeye kalkmış, kölesine olan aşkı yüreğinin derinliğine işlemiş; doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” diye dedikodu yapıyorlardı.” (Yusuf/30)
Aşkın dili Farsça derlerdi de öyle kulak asmazdım. Ama şimdi dikkat ediyorum. Aşağıdaki Mohammad Gholipour’un şiirini okuyunca siz de bana hak vereceksiniz:
YAĞMURDA GİTME
İçimde bir sokak var,
Seninle daha yürümediğim.
Bir yolculuk var,
Seninle daha gitmediğim.
Gündüzler ve geceler var,
Seninle daha geçirmediğim.
Aşk sözleri var,
Sana daha anlatmadığım…
Sevgiliye özlem hiç ama hiç bitmez. İnsan sevdiğiyle ne kadar beraber olursa olsun, hâlâ içinde yağmurda beraber yürüyemediği gidemediği bir sokak, çıkamadığı bir sefer, sevdiğine söyleyemediği aşk sözcükleri vardır. Bu hasret hiç ama hiç bitmez.
Aşkı anlatırken hep Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin Züleyha ile Yusuf (a.s) anlatılır. Ama aşk deyince Hz. Adem (a.s) ile Havva annemiz, sevgili Peygamberimizle Hz. Hatice annemiz, Hz. Ali ve Hz. Fatıma annemizde akıllara gelmelidir. Onların da herbiri ayrı ayrı inceleme ve araştırma konusu.
Şemsettin ÖZKAN
02.12.2023 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com