KAÇAR HERKESTEN DURMAZ BİR YERDE, ANNE ÖLÜNCE ÇOCUK, ÇOCUK ÖLÜNCE ANNE…

(Toplumsal İlişkiler 120)

وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ اِحْسَاناًۜ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ كُرْهاً وَوَضَعَتْهُ كُرْهاًۜ وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلٰثُونَ شَهْراًۜ حَتّٰٓى اِذَا بَلَغَ اَشُدَّهُ وَبَلَغَ اَرْبَع۪ينَ سَنَةًۙ قَالَ رَبِّ اَوْزِعْن۪ٓي اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلٰى وَالِدَيَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحاً تَرْضٰيهُ وَاَصْلِحْ ل۪ي ف۪ي ذُرِّيَّت۪يۚ اِنّ۪ي تُبْتُ اِلَيْكَ وَاِنّ۪ي مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ

Biz insanoğluna, ana babasına güzelce itaat etmesini ve onlara her zaman iyi davranmasını emrettik. Fakat annenin yeri bambaşkadır. Çünkü annesi onu nice zahmetlerle dokuz ay boyunca karnında taşır ve nice zahmetlerle dünyaya getirir. Öyle ki, çocuğun anne karnında taşınması ve sütten kesilmesi, tam otuz ay sürer. Nihayet çocuk olgunluk çağına erişip kırk yaşına varınca, “Ey Rabbim!” diye yalvarır, “Bana ve anne babama verdiğin nimetlere gereğince  şükür etmeyi ve hoşnut olacağın güzel ve yararlı davranışlar yapmayı bana nasip eyle! Bana da hayırlı bir nesil bağışla! İşte ben, günahlarımdan tövbe edip Sana yöneldim ve hiç kuşkusuz ben, yalnızca Sana boyun eğen bir kimseyim!” (Ahkaf/15)

Üstat şair Sezai Karakoç “Anneler ve Çocuklar” arasındaki ilişkiyi sanki et tırnak nasıl birbirine geçmişse öyle anlatır şiirinde;

Anne ölünce çocuk

Bahçenin en yalnız köşesinde

Elinde bir siyah çubuk

Ağzında küçük bir leke

Çocuk öldü mü güneş

Simsiyah görünür gözüne

Elinde bir ip nereye

Bilmez bağlayacağını anne

Kaçar herkesten

Durmaz bir yerde

Anne ölünce çocuk

Çocuk ölünce anne…

Sadece insan için değil, tüm canlılar âleminde, anne ile yavrusu arasında, çok ama çok duygusal bir bağ vardır. Osho der ki; “bir çocuk doğduğu anda bir anne doğmuştur,” der. Bir anne için canından ötesi vardır. Onun adı evlattır. Bir çocuk için ağlayan biri varsa, “ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar,” atasözü biçilmiş kaftandır. Karl Legerfeld; “gerçekten inandığım tek aşk, bir annenin çocuklarına duyduğu sevgidir,” derken annelik içgüdüsünün, insanda var olan, en kuvvetli güdülerden olduğunu anlatmak ister. Ana gibi yar olmaz der.

Çocuğu bir fidana benzetirsek, anne çocuk için adeta bir hayat suyudur. Onun yaşamının, solmayan çiçeğidir anne. Bu yüzden çocukla annesinin arasını koparmaya çalışanlar, en büyük günahı işler bana göre. Çocukluktan çıksa bile, insan annesi hayatta ise, aralarındaki bağı koparmaya çalışan herkes, bana göre çok büyük hata yapmış demektir. Çok büyük tövbeler yapması gerekebilir.

Beni en çok etkileyen şiirlerden biri de Arif Nihat Asya’nın, annenin çocuk ne ederse etsin, çocuğundan asla kopmayacağını, yalın ve lirik bir dille kaleme aldığı “Anne” şiiridir:

İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum.

Acı nedir
Tatlı nedir… bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum.
Elinin ermediği
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum.

Belki kıskanırlar diye
Gördüklerini
Sakladım gözlerden
Gülücüklerini…
Tülün duvağın
Ben oldum!

Artık isterlerse adımı
Söylemesinler bana
‘Onun Annesi’ diyorlar…
Bu yeter sevgilim bu yeter bana!

Bir dediğini
İki etmiyeyim diye
Öyle çırpındım ki
Ve seni öyle sevdim sana
O kadar ısındım ki
Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim
Gün oldu kırdın…
İncinmedim;
İlk oyuncağın
Ben oldum… Yavrum
Son oyuncağın
Ben oldum…

Layık değildim
Layık gördüler
Annen oldum yavrum
Annen oldum!

Yaşlı başlı bir insan olduğumda, annemi kaybettiğim o gün kadar kendimi boşlukta hissetmemiştim. Bir anda içim yanmıştı. Travma gibi bir şey. İlk gençlik yıllarımda babamı, sonra da annemi kaybetmenin insanda bıraktığı çok derin yaralar oluyor. Bunu küçük bir çocuk olarak yaşadığınızı düşünün. Hele sevgililer sevgilisi efendimiz Peygamberimiz küçük Muhammed’in (s.a.v) dünyaya gelmeden babasını, altı yaşında annesini kaybetmiş yetim ve öksüz o mübarek insanın psikolojisini düşünün, eğer gözünüzden yaş gelmezse anlayamazsınız; “kaçar herkesten/ durmaz bir yerde/ anne ölünce çocuk/ çocuk ölünce anne” dizelerini. Sahi siz hiç, “anne” diye avazınızın çıktığı kadar, sessizce bağırdınız mı hiç?

Şemsettin ÖZKAN

11.09.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-neoldu.com

4-antoloji.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.