İYİ NİYETLİ İNSANLAR YALANA ÇABUK KANARLAR AMA BİL Kİ ONUN DA BİR KORUYUP KOLLAYANI VAR

(Toplumsal İlişkiler 694)

وَمَٓا اُمِرُٓوا اِلَّا لِيَعْبُدُوا اللّٰهَ مُخْلِصٖينَ لَهُ الدّٖينَ حُنَفَٓاءَ وَيُقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُوا الزَّكٰوةَ وَذٰلِكَ دٖينُ الْقَيِّمَةِؕ
Oysa onlara, tertemiz bir inançla bir tek Allah’a yönelerek ve her konuda O’nun hükmüne boyun eğerek yalnızca O’na kulluk etmeleri, namazı dosdoğru kılmaları ve zekâtı vermeleri emredil-
mişti; işte budur,insanı kurtuluşa iletecek dosdoğru din!” (Beyyine/5)

Hani bilirsiniz, “iyi niyetten garaz doğar, besle kargayı oysun gözünü” gibi sözlerimiz var. Bu çağrışımlar ne hikmetse iyi niyetin neredeyse zararlı olduğunu ve ‘aman ha, iyi niyetli olmayın’ telkinini yapar.

Hz. Mevlana’nın iyi niyet sahibi olan insanların karakteristik özelliğini şu sözüyle çok güzel anlatır. Hz. Pir şöyle der: “İyi niyetli insanlar yalana çabuk kanarlar ama bil ki onun da bir koruyup kollayanı var.”

Gönlü güzel, iyi niyetli insanların kalbinde olmak ne güzel. Kalp oradan çarpar, oradan anlar ve oradan görür ve duyar. Bu insanlar böylesine güzel olunca kötülük düşünmezler. Yalan dolan bilmezler. Kötü insanların her türlü ayartmalarına ve kandırmalarına karşı maalesef savunmasız kalırlar.

Gönlü geniş ruhu gezginlerin otuz altıncı kuralı şudur:
“Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur.
Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz, Sen sadece buna inan!”

İyi niyetli insanlar için bazen salak tabiri de kullanı- lıyor. Yani çabuk yalana kanan anlamında. Tabi salak deyince hikayede çok. Çok eski yıllarda Temel bir şehirden diğerine giderken atı ölür ve yaya olarak yoluna devam etmek zorunda kalır. Yorgun bir şekilde yol üzerindeki bir han’a kendini zor atar. Hancıdan geceyi geçirecek bir oda ister. Hancı; hiç tek kişilik oda kalmadığını, iki kişilik bir oda olduğunu, bu odadaki iki yataktan birinde bir zencinin kaldığını, ama adamın çok pis olduğunu söyler. Temel mecburen kabul eder. Hancıya; sabah erkenden kendisini uyandırmasını söyler ve odaya çıkar.
Odaya girince zencinin kirli çorapları dahil eşyalarının ortaya atılmış olduğunu ve odanın çok pis koktuğunu görünce kendi kendine söylenmeye, zenciye küfürler sallamaya başlar.
Gürültüyü duyan zenci uyanır ama Temel’in kendi hakkında söylediklerini duyunca uyandığını belli etmez.
Temel’in yatıp uyumasını bekler Temelin uyuduğundan emin olunca ona bir ders olsun diye ayakkabı boyasını alıp temelin yüzünün tamamını siyaha boyar.
Sabah hancı kapıyı çalarak Temel’i uyandırır. Temel kalkar ve yüzünü yıkamak için lavaboya gider.
Aynaya bakınca söylenerek yatağına döner; ”Ulan ne salak adamlar var! Hancı benim yerime zenciyi uyandırmış!” der ve yatar.

Bir başka salak hikayesinde iki çavuş iddaaya girer, hangimizin eri daha salak diye. Ilk çavuş erini çağırır ve der ki;
– Oğlum al şu 10 milyonu git bana bir araba al. Er:
– Baaaşüstüne çavuşum der gider.
ikinci çavuş çağırır erini:
– Olum git bak bakayım ben evdemiyim der..
er:
– Baaşüstüne çavuşum der çıkar.
bu iki salak er çarşıda karşılaşırlar erlerden biri:
– Yahu bende bir çavuş var o kadar salak ki bana para verdi git bana araba al diye lan keriz bugün pazar arabayı nerden bulayım..
diğer er:
– Yahu benim ki daha salak yok gidip kendisi evdemiymiş değil miymiş diye bakacakmışım be ey lavuk yanında koskaca askeriyenin telefonu var evi arayıp sorsana…

Şemsettin ÖZKAN

15.05.2022 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.