HAKKA ÂŞIK OLMAYANIN AŞKA HAKKI VAR MI?

(Toplumsal İlişkiler 90)

Mevlana müzesi, KONYA


وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَنْدَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَشَدُّ حُباًّ لِلّٰهِۜ وَلَوْ يَرَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُٓوا اِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَۙ اَنَّ الْقُوَّةَ لِلّٰهِ جَم۪يعاًۙ وَاَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعَذَابِ
“İnsanlardan öyleleri vardır ki, en büyük tanrı kabul ettikleri Allah’la birlikte, O’nun katında sözünün geçtiğine inandıkları, her emrine kayıtsız şartsız boyun eğdikleri ve tıpkı Allah’ı sever gibi sevdikleri birtakım tanrılar edinirler. İnananların Allah sevgisi ise, bütün sevgilerin üzerindedir.
O zalimler, cehennemde kendilerini bekleyen azabı gördükleri zaman, onlara geçici olarak verilmiş olan servet ve saltanatın ellerinden alınarak bütün güç ve kudretin yalnızca Allah’a ait olduğunu ve o gün Allah’ın azabının çok çetin olduğunu bir bilselerdi!” (Bakara/165)

Hz. Mevlana; “ Ey gönül! Hakk’a âşık olmayanın aşka hakkı var mı?” diye bir soru sorar. Haksız da sayılmaz. Sevgilerin temeli olan Allah (Hak) sevgisini devre dışı bırakan tüm anlayışlar yok olmaya mahkûmdur. “Tanrı sevgisi bütün sevgilerin kaynağıdır,” der Erich Fromm.

       Ancak sevgilerin en büyüğü ve kaynağı olan Allah sevgisini çocuklarımıza doğru bir şekilde aktarabilme konusunda, maalesef sınıfta kaldık. Dilek Cesur’un “Seni Anlıyorum Çocuk” kitabına bir kulak verelim:  

Bir gün sınıfımdaki bir yavru yanıma geldi ve bana:

– Keşke Allah olmasa öğretmenim, dedi.

Tam yanlış anladım galiba diye düşünürken bir daha

– Keşke Allah olmasa, dedi.

– Neden?

– Çünkü tam bir baş belası!

Bir daha neden dedim.

– Sen Allah’ı öldürebilir misin dedi, bu sefer.

Haydaaaa! Konu gittikçe ilginç bir hal almaya başlamıştı.

– Hayır, ben onu çok seviyorum, öldüremem. 

Tabii biraz şaşırdı ben böyle söyleyince.

– Sen Allah’ı neden öldürmek istiyorsun bakalım?

– Çünkü o hep yakıyor.

– Bak şimdi, senin nereni yaktı göster bakayım.

– Daha yakmadı ama yakacakmış.

– Allah seni çok seviyor. Neden yakmak istesin ki?

– Çünkü annem sürekli “Allah seni yakar” diyor. Eğer kötülük yaparsam kötü çocuk olursam Allah beni yakacakmış. Ben bugün kardeşimin biberonunu kırdım. Ama anneme ben kırdım diyemedim. Annem “Allah yalan söyleyenleri yakar” dedi. Allah beni yakacak mı öğretmenim?

Meseleyi anladım aslında, tabii çocuğu da.

Çocukluğum geldi aklıma. Ben küçükken de en çok Allah’la korkuturlardı.

“En çok Allah’ı sevmelisin” derlerdi ama hakkında bir tane iyi bir şey söylemezlerdi.

Annem de hep bana yaptığım ya da yapabilme ihtimalimin olduğu hatalar karşısında Allah’ın beni yakacağını söyler dururdu.

Benim de en büyük hayalim Allah’ı yok etmekti. Çünkü annemin beni korkutmak için söylediği sözlere inanırdım.

Allah benim için kocaman bir insandı ve birkaç baba ile Allah yok edilebilir bir varlık olarak canlanırdı gözümde, bu miniğin gözünde canlandığı gibi.

O küçücük beynimle hep Allah’ı yok etme senaryoları yazardım.

Çünkü Allah ya yakıyor ya günah yazıyor ya elimizi ateşe sokuyor, hatta mezar diye bir yerde ağzımızdan içeri yılan bile sokuyordu.

Bizim zamanımızda annelerimizin yaratıcılığı daha müthişmiş. O kadar korkutup korkutup bir de demezler mi Allah’ı seveceksin.

Oooollldu canım, bir de sevecekmişim! İnsan korktuğu şeyi sevemiyor maalesef.

Komşumuzun bahçesinden kayısı aldım diye annem “Bir daha yaparsan Allah senin ellerini taş yapar, bir daha oynatamazsın!” demişti.

Günlerce her sabah korku ile kalktım ellerim gerçekten taş oldu mu diye.

Bu yavru da öyle benim gibi dipsiz kuyulara düşmüş. Kafasında kim bilir neler kurdu?

Çocuğu bir şekilde teselli ettim ve sakinleştirdim.

Ona Allah’ın bizi çok sevdiğini asla bize zarar verecek şeyler yapmayacağını açıkladım.

Küçük yavruya, annesinin belki bunu bilmediğini ve annesine Allah’ın kimseyi yakmadığını anlatacağımı söyledim.

Annesini de aynı gün çağırıp gerekli konuşmayı yaptım ve bir daha Allah ile ilgili çocuğun gözünde canavar senaryoları anlatmayacağının ve çocuğu korkutmayacağının sözünü de aldım.

Allah sevgisi böyle kazandırılmaz ve çocuk da böyle terbiye edilemez. Allah yakmaz.

Yaksaydı önce sizi yakardı, kendisini canavar ilan edip bizi böyle korkuttuğunuz için.

Doğru yanlış böyle öğretilmez.

Bilmeden ettiğiniz bu laflar çocuklarda gerçek gibi algılanıp yaşamlarında çok büyük korkuya sebep olduğunu ve ruhlarında ne kadar büyük yaralar açtığını biliyor musunuz?

Önce canavar gibi anlatıp sonra da sevmesini istiyorsunuz.

İnsan katilini sever mi?

Sevmez.

     Bir de Allah’ı ilah olarak kabul ettiği halde, onun yanında ilahlar edinip, Allah’a ortak koşanlara ne demeli? İslam’ın ilk yıllarında Arap müşrikler, Allah’a inandıkları gibi, Lat, Menat, Uzza, Hübel gibi putlara da inanırlardı. Neymiş onlar, Allah’a yaklaştırıyorlarmış onları. (Şirki takrib) Yukarıda geçen ayette de bu duruma vurgu yapılıyor. Bunlardaki Allah aşkı çok bulanık… Rabbimizin böyle bir sevgiyi kabul etmediği gün gibi aşikâr…

      Hz. Mevlana; “Allah ‘bana aşkı nasip etmedi’ diyorsun, Kulağınla değil, yüreğinle dinle. Aşk kapıyı çalıyor da, sen duymuyorsun,” derken Allah sevgisinin insanlarda hep var olduğunun altını çiziyor, bilmem anlatabiliyor muyum? O zaman “Allah” algısının zihinlerde doğru bir şekilde yer alması için gayret sarf edelim.                                        

Şemsettin ÖZKAN                                                             

12.08.2020 KONYA                    

KAYNAKLAR 

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-ailecocuk.net (Dilek Cesur, “Seni Anlıyorum Çocuk” kitabından alıntıdır.)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.