(Toplumsal İlişkiler 1205)
اَلْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُمْ مِنْ بَعْضٍۘ يَأْمُرُونَ بِالْمُنْكَرِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ اَيْدِيَهُمْؕ نَسُوا اللّٰهَ فَنَسِيَهُمْؕ اِنَّ الْمُنَافِقٖينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
“Hangi çağda ve hangi toplumda olursa olsun, erkek de olsa, kadın da olsa bütün ikiyüzlüler, birbirlerinin dostları, yardımcıları ve koruyucularıdır. Çünkü kişiliklerini oluşturan kaynak, aynıdır. Karakterleri, huyları, ruh yapıları birbirlerine çok benzer. Hele şu dört temel vasıf, onların en belirgin özelliklerindendir: Kötülükleri emrederler, iyilikleri yasaklarlar ve gösteriş yapma durumu hariç olabildiğince cimridirler. Hayatlarında Kur’an’a yer vermeyerek Allah’ı unuttular, bu yüzden Allah da rahmetinden uzaklaştırarak onları unuttu! Gerçekten de bu ikiyüzlüler, kötülük ve ahlâksızlığı hayat tarzı edinmiş fâsıkların ta kendileridir. Fakat hiçbir kötülük cezasız kalmayacaktır:” (Tevbe/67)
Sosyal medya paylaşımları çok güzel lakin bir eksiği var ki, sözün kime ait olduğunu yazmıyorlar ya da bir emmare de bırakmıyorlar. Işte o sözlerden biri daha şöyle deniyor;
“fasık bıraktıysa sakalın suçu ne? Edepsiz giydiyse tesettürün suçu ne? Kılan yalancıysa namazın suçu ne? Giden zalimse haccın suçu ne? Müslüman yaşamıyorsa dinin suçu ne?”
Aslında bu söz dine bakış açılarında insanların bir eksikliğini gözler önüne seriyor. Bilhassa İslam dinine daha çok bu konuda hücumlar yapılıyor. Adam Müslümanın hayatına bakıp onun dinle alakasını görüyor sonra da dine veryansın ediyor. Bu bakış açısı elbette sakat.
Yeni dine girecek insan için bir klavuz sunuyor bu bakış açımız. İnsanların Müslümanım deyipte, dinden uzak ya da dine muhalif tutum ve davranışları, asla dinin kendisi olamaz. Genel olarak Müslümanım derken kalbiyle olamayanlar için kullanılan tabir münafıklıktır. (ikiyüzlülüktür.) Bunlar kalpleriyle iman etmedikleri için inanmış sayılmazlar. İnanç yönünden en tehlikeli tipler bunlardır. İyi kamufle olup gerçek inananların arasına sızarlar. Tilkiyle plan yapıp, kurtla avlanır sonra da koyunla oturup yas tutarlar.
Fâsık ise Allah’a itaat etmekten büyük ölçüde çıkıp dinin sınırlarını aşan kimsedir. (Mefâtîḥu’l-ġayb, III, 200; V, 165) Râgıb el-İsfahânî’ye göre az veya çok olsun her günah fısktır. Fâsık, şeriatın hükümlerini benimseyip ikrar ettikten sonra bunların tamamını veya bir kısmını ihlâl eden kimsedir. Kâfire de fâsık denilir. (el-Müfredat, “fsḳ” md.) Teftâzânî ise fıskı “herhangi bir ilmî te’vile dayanmadan büyük günah işlemek veya küçük günahları çokça yapmak” şeklinde tanımlayarak halifeye karşı isyan etmeyi fısk kapsamı dışında tutmuş, buna karşılık Ehl-i sünnet’e muhalif olan ehl-i bid‘atı fâsık hükmünde kabul etmiştir. (Şerḥu’l-Maḳāṣıd, II, 198) Ebû Ya‘lâ el-Ferrâ, Eş‘ariyye âlimlerinin fâsık mümini de kâmil mümin kabul ettiklerini, araya te’vil yöntemini koyarak ölçüyü genişlettiklerini ve bazı Eş‘arîler’in icmâda fâsıkın muhalefetine itibar ettiklerini kaydeder. (el-Muʿtemed, s. 188, 268, 272)
Mâtürîdiyye’ye gelince, Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’ye göre fâsık kelimesi tıpkı fâcir gibi mutlak olarak kullanıldığı zaman kâfir anlamına gelir. Bununla birlikte fısk verilen emrin dışına çıkmak demektir ve müminin de bazan ilâhî emirlerin dışına çıkması mümkün olduğundan fâsık her zaman kâfirle eş anlamlı kabul edilmemelidir; zira büyük günah işleyen mümin karşılığında da kullanılır. (Kitâbü’t-Tevḥîd, s. 334, 337, 343, 353)
Şemsettin ÖZKAN
14.10.2023 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-TDV İslam Ansiklopedisi (fasık maddesi)