DEDİM AĞIZ TADI BAL İLE OLMAZ BANA SULTAN GEREKTİR DEDİ HAL İLEDİR KAL İLE OLMAZ SEVEN SEVDİĞİNE KURBAN GEREKTİR

(Toplumsal İlişkiler 571)


وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْرٖي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِؕ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ
Ama insanlardan öyleleri de vardır ki, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için O’nun uğrunda canını, malını ve tüm varlığını seve seve fedâ eder. Allah da kullarına karşı çok şefkatlidir.” (Bakara/207)

Herşeyi ölçüp biçerken bir ölçüye gerek duyar ayarını yaparız. Sevginin de ölçüsü vardır değerli dostlar! Öyle kuru bir kelamla, ya da ‘seni çok seviyorum’ gibi yaldızlı sözlerle ne bileyim ağzımızdan bal damlayarak sevgimizi ölçmüş veya göstermiş sayılmayız.

Hz. Mevlana der ki; “dedim; ‘ağız tadı bal ile olmaz bana sultan gerektir.’ Dedi; ‘hal iledir kal ile olmaz, seven sevdiğine kurban gerektir.” Hani bir atasözümüz var; “lafla peynir gemisi yürümez” diye. Söylenenleri pratiğe dökmek gerekiyor. Sevgi asla kuru laflar üzerine bina edilemez. Karşılık beklemeden habire verilir de verilir. Sorulup hesap sual edilmez. Sürekli verirsin de verirsin. Menfaat gözetmezsin. Karşı taraf hata yapmış yapmamış bunu sorgulamazsın. Sadece verirsin durursun. Gelmeyeceğini bile bile bekler durursun. Saflık değildir bunun adı aşktır kalden değil halden anlayıp bilene kurban olursun.

Tıpkı Hz. İsmail’in kurban olduğu gibi, tıpkı Hz. İbrahim’in candan sevdiği oğlunu kurban ederken Allah’a kurban olduğu gibi, Habil’in abisi Kabil’e el kaldırmayıp kurban olduğu gibi, Hz. Hüseyin’in yalnız kalmasına rağmen Kerbela’da kurban olduğu gibi.

Hz. Mevlana der ki; “hiçbir yere sığmadı aşkın yalnız gönlüme sığdı. Şimdi gönlüme de sığmıyor, gözlerimden sızıyor.” Mevla aşkı böyle bir şey işte. Yine Hz Pir; “eğer aşkın şerhini yapmaya kalksam, yüz kıyamet kopsa da yine söz tamamlanmaz,” demekle aşkın tanımının yapılamayacağını ifade eder. Durum böyle olunca aşk tam bir muamma…

“ Aşk acısı taşımayan yürek ya bir deliye aittir, ya da bir ölüye” derken Hz. Mevlana, hiç de haksız sayılmaz. Felekler aşkla döner, seherde kuşlar aşkla şakır, bitkiler, çiçekler aşkı yani Allah’ı anmayı bıraktığı an ölmüştür artık. Aşk Allah’ı bulma ve O’nda kalma eylemidir.

  Arapça ˁşḳ kökünden gelen ˁişḳ عشق  “şiddetle sevme, şiddetli ve yakıcı sevgi” sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ˁaşeḳa عشقة  “1. sarmaştı, sıkıca sarıldı, 2. âşık oldu” sözcüğünün mastarıdır. Bu sözcük Aramice/Süryanice 

ˁāşaḳ עָשַׁף  “karışma, haşir neşir olma, bir şeyle uğraşma” sözcüğü ile eş kökenlidir.

          Bir şeyi sarıp sarmalayan, hatta zamanla sarıp, doladığı şeyi öldüren sarmaşık için aşeka denilmiş. Sarmaşık girdiği yeri işgal eder, her yeri sarıp sarmalar, bu sarıp dolamalar sıkıca, şiddetli ve yakıcıdır. En büyük aşk Allah, sonra Hz. Muhammed (s.a.v) aşkı ve sonra diğer sevgiler gelir. Erich Fromm’da, bütün sevgilerin kaynağının Tanrı sevgisi olduğunu, diğer sevgilerin de ondan doğduğunu söyler.

Şemsettin ÖZKAN

09.01.2022 KONYAALTI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.