(Toplumsal İlişkiler 1924)
وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدٖينَةِ امْرَاَتُ الْعَزٖيزِ تُرَاوِدُ فَتٰيهَا عَنْ نَفْسِهٖۚ قَدْ شَغَفَهَا حُباًّ اِنَّا لَنَرٰيهَا فٖي ضَلَالٍ مُبٖينٍ
“Şehirde olayı duyan bir takım kadınlar birbirleriyle: “Azizin karısı, genç kölesinin gönlünü çelmeye kalkmış, kölesine olan aşkı yüreğinin derinliğine işlemiş; doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” diye dedikodu yapıyorlardı.” (Yusuf/30)
Aşk… İnsanın kördüğümü. Bağlandıkça karşısındakine, sarıp sarmaladıkça da, çözülemediği duygu yoğunluğu, girdikçe insanın içine, yüreğini işgal eden vahşi sarmaşık, sırnaşık, psişik olaylar manzumesi. Karmakarışık hisler dünyası. İçinden çıkılamayan duygu durumu.
Hz. Mevlana’nın; “ey aşk! beni çok gafil avladın… Ben bir bakışa esir olacak insan değildim. Lakin; yari uzaktan sevmekmiş, dünyadaki nasibim” dediği, o tarifi öyle pek mümkün görünmeyen hal. Öyle girdi mi gönül hanesine insanın, bağdaş kurup bir daha kalkmamacasına oturup kalan halet-i ruhiye.
“Cehennem ne demektir? Bence o sevmeyi başaramamaktan acı çekmektir” derken, Dostoyevski bize çok şey anlatır aşk adına. Aşk, kişilerarası ilişki ve bir başka varlığa duyulan derin sevgi demek değil midir? Aşk, en yüce erdem veya iyi alışkanlıktan, en derin kişilerarası sevgiden en basit zevke kadar bir dizi güçlü, olumlu duygusal ve zihinsel hallerimizi açığa çıkaran enerjiler değil midir?
Hz. Mevlana şöyle der: “Kimde aşk endişesi yoksa o kanatsız kalmış bir kuş gibidir. Vah ona…” Öyle değil midir aşk yoksa meşk de yoktur. Kuşun havada süzülerek uçmasını sağlayan kanatlarıdır. Kanatlarını aşkla çırpmazsa havada uçabilir mi?
Sevgi aşk boyutuna geçince, o kadar büyür ki içimizde durmayıp, dışarıya taşıp kanatlanır adeta. Belli bir düzeyde ilerler ve sevdiğimiz insana çarpıp orada durur. Bizi gidişinden fazla etkilemesinin sebebi de, kendimizden çıktığının o an farkına varamadığımızdandır.
Şemsettin ÖZKAN
02.10.2025 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com