DÜNYADA HAYATIN Bİ TEK MANASI VARSA O DA SEVMEKTİR HATTA MUKABELE EDİLMESİNİ BİLE BEKLEMEDEN SADECE SEVMEKTİR

(Toplumsal İlişkiler 1912)

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَالَّذٖينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعاً سُجَّداً يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَاناً سٖيمَاهُمْ فٖي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِؕ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْاِنْجٖيلِ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْـَٔهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِهٖ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغٖيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْراً عَظٖيماً 

“Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken, Allah’tan lütuf ve hoşnudluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat’ta anlatılan vasıflarıdır. İncil’de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vadetmiştir.” Fetih/29

Ne güzel şeydir öyle bir menfaat, karşılık beklemeden bir şey yapmak ya da sevmek. Yani Allah’ın hoşnutluğu (rızası) dışında amellerine bir şey karıştırmamak. Tüm samimiyetiyle bir eylem ve söz sarfetmek ne güzel, ne güzel… 

          Sabahattin Ali; “dünyada hayatın bi tek manası varsa, o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden, sadece sevmektir” derken vurgulamaya çalıştığı bu olsa gerek. Çünkü böyle bir sevgi tamamen içten, yürekten kopup gelen ve önümüze düşen sevgidir. Riyasız, gösterişsiz, saf bir sevgidir bu. Nihayetinde her şey bir yanıyla güzeldir, lakin samimiyet büsbütün güzelin de güzelidir. Sevmeye doyum olmaz. Ah bir onunla hemhal olabilsek.

          İlk kez 17 Şubat 2022’de yayınlanan Alexandra Gustafson’ın Psyche internet sitesinde yayımlanan “Why it can be sublime to love someone who doesn’t love you back” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanan “Karşılıksız Sevmek Bir Yücelik mi?” adlı uzun makaleden en iyisi sevgiyi kucaklamak olduğunu anlatan bölümü alıntıladım: (Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/ideas/why-it-can-be-sublime-to-love-someone-who-doesnt-love-you-back

         “Sevgiyi kucaklamak ne demektir? Sevginin kendisi akıl dışı olsa da bazı nedenlerden dolayı ona karşı belirli tutumlar almamız makuldür. Sevgimizi reddetmek içimizde bir tür çatlağa neden olabilir; sevgimizi onaylamıyoruz, ama yine de sevmekten kendimizi alamıyoruz. Bu, nihai acı deneyimimize katkıda bulunan bir tür yabancılaşmayla sonuçlanır. Bunun yerine olumlayıcı bir tavrı benimseyebiliyorsanız, kendinizle çelişmenize gerek yoktur. Karşılıksız sevgiyi ‘kucaklamak’ ile kastettiğim bu: Kendinize, ‘Seviyorum ve bunda bir sorun yok’ diyerek olumlayıcı bir tavır takının. 

         Karşılıksız sevginizi kucaklamak için sağduyulu nedenlerin ‘yanlış türden’ nedenler olduğundan endişe duyabilirsiniz. ‘Sevgimi kucaklamam benim için daha iyi olur’ fikri, size bunu gerçekten yapmak için doğru bir sebep vermez. Anlaşılır bir şekilde, belirli tutumları benimsemenin belirli inançları gerektirdiğini düşünebilirsiniz. Örneğin, sevmekte bir sorun olmadığına gerçekten inanmıyorsanız, sevginize yönelik olumlayıcı bir tutumda olmanız mümkün değildir. Neyse ki karşılıksız sevginizi kucaklamanız için güçlü, sağduyulu olmayan bir neden sunabilirim: Bu yüce bir şeydir.”

        Alexandra Gustafson, sevginin akıl dışı olması ve bizim buna muktedir olmamızın sevinilecek bir şey olduğunu vurguluyor: “Küçük, ürkek yaratıklar olsak da sonsuza en yakın olabileceğimiz akıl dışı, koşulsuz sevgiye muktediriz. 1790 tarihli üçüncü Eleştiri eserini romantik olmakla suçlayan yegâne felsefecilerden biri olmama rağmen Immanuel Kant’ın matematiksel yüceliğine benzer bir şey düşünüyorum. Kant’ın deyişiyle bu kadar uçsuz bucaksız, çok güçlü, kontrolümüzün ötesinde olan bir şeyi, aklın ötesinde ve üstünde hissetmeye muktedir olduğumuz gerçeği, ‘her duyu standardını aşan bir yetiye işaret eder’. 

       Sevmek, duyunun hatta aklın kapasitesinin ötesinde bir kapasite sergilemektir. Sahip olduğumuz duygu derinliği, insanlığımızın nihai ifadesidir ve karşısındaki görece çaresizliğimiz belki de bizi insan yapan şeyin özüdür. W.H. Auden’in yazdığı gibi: ‘Eşit sevgi olamazsa / Daha fazla seven ben olayım.’ Ancak sevgi matematiksel olarak yüceyse, sadece mecazi olarak öyledir; yüce olması için kesinlikle matematiksel ya da dinamik olması gerekmez. Ne de olsa Kant için yüce olan, eşiğin ötesine bakmaya, düşünülebilir dünyanın ötesine bakmaya en yakın olandır.  

       Bu nedenle sevgi yüce olarak görülür, çünkü ya tam olarak anlamlandıramadığımız bir şeydir ya da en azından buna işaret eder. Nasıl da sevginin nedenlerini aradığımıza bir bakın. Makul olabilmesi için sevginin akılcı olmasını istiyoruz. Oysa sevgi, anlamlandırma stratejilerinize meydan okur; bir seçim değildir ama yine de yaparsınız, sadece öylesine başınıza gelmez. (…) Sevgiyle ilgili deneyimimiz ve onu analiz etme girişimlerimiz, belki de pratik aklın sınırlarının dışında bir benliğe dair açıklama sunabileceğimize en yakın şeydir. Sevgi, düşünebilirliğin en dış sınırındadır. Bu nedenle yücedir, çünkü bize duyular üstü bir bakış sağlar.” 

       Alexandra Gustafson, karşılıksız olan da dahil sevginin olağanüstü olduğunu söylüyor: “Öfkeye, acıya ve kedere dayanabilir, her şeye rağmen direnebilir, en beklenmedik yer ve zamanlarda var olabilir. Sevdiğinizin sizi sevmemesi canınızı acıtsa da rahat olun; severek Kant’ın eşiğinin ötesine bakıyorsunuz. Ürkütücü olsa da bu eşikten kaçınmak durumunda değilsiniz. Bunun yerine, uçuruma huşu ile bakın ve yakınlığın tadını çıkarın. Bu iddia kimilerini nihai olarak tatmin etmese de bir merhemden daha fazlasıdır. Romantik ya da başka türlü, karşılıklı ya da karşılıksız sevgi yücedir ve kucaklanmaya değerdir; çünkü seven olarak sizde eşsiz ve asil bir kapasite ortaya çıkarır.”

Şemsettin ÖZKAN
20.09.2025 ANKARA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-fikirturu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir