SORSAN BANA KAÇ KERE AKLIMA GELDİĞİNİ; “BİR KERE” DERİM ZİRA GELDİN AMA HİÇ GİTMEDİN

(Toplumsal İlişkiler 1784)

قَالَتْ فَذٰلِكُنَّ الَّذٖي لُمْتُنَّنٖي فٖيهِ وَلَقَدْ رَاوَدْتُهُ عَنْ نَفْسِهٖ فَاسْتَعْصَمَ وَلَئِنْ لَمْ يَفْعَلْ مَٓا اٰمُرُهُ لَيُسْجَنَنَّ وَلَيَكُوناً مِنَ الصَّاغِرٖينَ 

“Kadın (Züleyha) ise (Hz. Yusuf’u gösterip): “Beni kendisiyle kınadığınız (yakışıklı genç) işte budur. Andolsun onun nefsinden ben de murad almak istedim, fakat o ise (kendini ve iffetini) korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka ya zindana atılacak veya elbette küçük düşürülüp (kovulanlardan) olacak” diyerek (gerçeği itiraf etmişti).” (Yusuf/32)

Sevgi öyle bir şeydir ki, insanı karşılıksız, menfaatsiz zararına sevdirir. Bir sarmaşık gibi insana bir dolanmaya görsün onu sımsıkı sarmalar ve işgal eder ve bir daha ondan hiç ayrılmaz. 

               Bu melankolik vakanın bir izahı da yoktur. İnsan bu sarmaldan, metafordan kurtulamaz. Öylece teslim olur işte.

İnsana bir gelir bu sevda ama pür gelir. Hz. Mevlana der ki; “sorsan bana kaç kere aklıma geldiğini; “bir kere” derim. Zira geldin ama hiç gitmedin.”

               Hz. Mevlana’nın; “aşk altın değildir saklanmaz. Aşkın bütün sırları meydandadır”sözünden bazı değerli şeyler saklansa da aşk gibi paha biçilemeyecek daha değerli şeylerin ise asla saklanamayacağını anlıyoruz. Neden acaba?

               Somut şeyler nedense insanı cezbeder. İnsan hemen eldeki verilere göre bir değer atfeder. Bu yönüyle insanoğlu şekilci, putpereset bir kimliğe bürünür. Bu yüzden altın,gümüş, para, makam, mal, fiziki güzellikler (ruhsal güzellikler değil) ne hikmetse gören gözlerde kıymeti artar da artar. Değeri gözde artan şeyler hep saklanmak ister. Gözlerden ırak tepe tepe insan onları kullanmayı kendine şiar edinir. Bu insanın açgözlü yanını temsil eder.

               Lakin aşk gibi soyut değerler tabiatı gereği gizlenmiş olsa da her an ortaya kalbin okyanusunda gelgitler olduğundan suları dalgalar şeklinde kıyıları döver durur. Aşk yanıltmaz, aldatmaz insanı. Ama saklanan o altınlar her ne kadar somut şeyler olsa da hep aldatırlar, aldatırlar. 

               Aşk yiğidin malı gibi her zaman meydandadır. Sır olup sırra kadem basmaz. Altınlar, mallar öyle değil işte. Aşktan zerre kadar şüphe duymam, ama saklananlardan duyarım. Aşk harbidir, dobura dobura konuşur, sessiz olsa bile yine konuşur. Saklananlar sinsidir, oyun, üçkağıtçılık, sahtekarlık ne ararsan hepsi onlarda vardır. Ne mutlu iman edenlerin Allah’a olan aşkına erenlere.

               Aşk geldi mi gitmez, bağdaş kuruverir gönlümüzün baş köşesine. Gelir, ama gitmez. Maşuku sevmese de, o sever. Kapıdan kovulsa, pencereden girer. Bu aşk davasında, reddi hakim de yapılmaz. Aşık Gevheri’nin dediği gibi; “üç nesnenin elinden kurtulamazsın. Biri firkat (ayrılık,) biri gurbet, diğeri ise aşktır.” Kayıtsız şartsız teslim olursun.

Şemsettin ÖZKAN
15.05.2025 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir