HIRSI BIRAK KENDİNİ BOŞ YERE HARCAMA ŞU TOPRAK ALTINDA ÇIRAK DA BİR USTA DA

(Toplumsal İlişkiler 456)


اِنَّ الْاِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعاًۙ
اِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعاًۙ
وَاِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعاًۙ
‘‘Doğrusu insanoğlu, açgözlü ve doyumsuz bir karakterde yaratılmıştır. Ama ne var ki o, bu özelliğini kullanıp daha
mükemmele ulaşmak için çaba harcaması ve böylece kendisini Allah katında yücelere, daha yücelere ulaştıracak güzel davranışlar göstermesi gerekirken;’’ (Mearic 19)
‘‘Başına bir kötülük geldiği zaman, her şeyden ümidini keserek sızlanırdurur.’’ (Mearic 20)
‘‘Bir nîmetle karşılaşınca da, açgözlülük ederek hepsine kendisi sahiplenmek ister, başkalarını bu nîmetten engellemeye çalışır.’’ (Mearic 21)

Hz. Mevlana; ‘‘hırsı bırak kendini boş yere harcama! Şu toprak altında çırak da bir usta da’’ derken ne anlatmak ister ki? Daha önce ‘ve hikayenin sonunda herkes toprak sahibi olur’ yazımda da değindiğim, Tolstoy’un çok sevdiğim ‘‘İnsana Ne Kadar Toprak Lazım’’ adlı o ünlü hikayesini, geliniz bir kez daha hatırlayalım:

Bu hikayede hep daha fazla ve daha verimli toprak sahibi olmak isteyen çiftçi Pahom’un yaşadıkları anlatılmaktadır. Pahom sürekli daha fazla kazanmaya ve zengin olmaya çalışan bir çiftçidir.  Bir gün daha verimli topraklara sahip olmak için Başkır’ların yaşadığı topraklara gider. Adeta insanın bütün bir ömrünü ifade eden bir günlük bir yarışa çıkar.

Başkırların reisi, Pahom’a, gözünün gördüğü her yeri bir şartla alabileceğini söyler.  Şartı şudur:  Pahom bir noktadan almak istediği toprağı küçük çukurlar kazarak işaretleyecektir. Ancak akşama kadar istediği genişlikte araziyi kazarak başladığı noktaya gelmek zorundadır.  Yarış sabah güneşin doğuşuyla başlayacak ve batışıyla da bitecektir.  

Pahom güneşin doğuşuyla hoşuna giden merayı büyük bir hızla işaretlemeye başlar.   Yolun yarısı geçmiştir ki güzel bir mera daha görür; “burayı da arazimin içine katarsam iyi olur, verimli bir alan,” der.  Sağa doğru koşu alanını daha da fazla genişletir.  Güneşin batmasına az kalmıştır.  Ayakları yara içindedir, çok yorulmuştur ama ne olursa olsun başladığı yere güneş batmadan yetişmelidir.  Hırs gözünü bürümüştür.  Hızını arttırır, var gücüyle koşar. Alkışlar içinde güneş batmadan başladığı yere yetişir.  O yorgunlukla yığılır kalır.  Uşağı seslenir ama cevap alamaz. Ağzından kan gelmiş ve ölmüştür efendi Pahom. Yarışın başladığı ve bittiği noktaya, hemen olduğu yere gömülür uşağı tarafından.  Ve burada ibret verici o son sözü söyler bize Tolstoy:

Onun İhtiyaç Duyduğu Üç Arşın Kadar Bir Topraktı.”

Hırs ve mutluluk Benjamin Fraklin’in dediği gibi birbirini asla görmeyen ikilidir. Ters dünyalara yelken açarlar. Gerçekten de öyle değil midir şu dünyada içeceğimiz bir yudum sevgiyi, tadacağımız bir damla mutluluğu da alıp götüren, hırsımız ve açgözlülüğümüz değil de nedir?

Şemsettin ÖZKAN

12.09.2021 KONYAALTI

KAYNAKLAR

1* kuran.diyanet.gov.tr

2*kuranmeali.com

3*suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir