İSLAM TERAKKİYE (İLERLEMEYE) MANİ Mİ?

(Toplumsal İlişkiler 240)


اَوَلَمْ يَرَ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَنَّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ كَانَتَا رَتْقاً فَفَتَقْنَاهُمَاۜ وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَٓاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّۜ اَفَلَا يُؤْمِنُونَ
“Kur’an’ın ilâhî bir kelam olduğunu reddeden inkârcılar, içinde bulundukları evren üzerinde araştırma yaparak görüp anlamıyorlar mı ki, gökler ve yer başlangıçta bitişik bir hâlde, bütün idi de, Biz onları daha sonra birbirinden ayırdık ve yine hayatın kaynağını bilmiyorlar mı ki, Biz her canlı varlığı sudan yarattık? Kur’an
hakkında şüphe ve tereddüdü olanlar, evrendeki ayetlerle Kur’an ayetlerinin nasıl mükemmel bir uyumla örtüştüğünü görüp de, bu kitabın Allah’tan gelen bir hak olduğuna hâlâ inanmayacaklar mı?” (Enbiya/30)

Fransızların filozof diye tanıttıkları .Ernest Renan (ö.1892) “İslam teakkiye yani ilerlemeye manidir sözünün üzerinden yıllar geçti. Bu söze sazan gibi balıklamaya dalıp kendi içimizden Mahmut Esat Bozkurt , Fethi Okyar, Osman Nuri Çerman gibi birileri de çıkıp “evet İslam terakkiye manidir, Hristiyanlığı benimsemeliyiz” dediler. Bu sözlere karşılık Kazım Karabekir Paşa, sert cevaplar verdi. Namık Kemal hapiste reddederek cevap mahiyetinde yazılar yazdı. Anlayacağınız tartışmalar öyle alevlendi ki günümüz yazarları dahi bu konuya girmeden edemediler. Örneğin İsmail Kılınçarslan köşesinde şunları der:

Nedir terakki, yani ilerleme: Batı aklının büyülü bir şey olarak karşımıza çıkardığı, cancanlı bir paketle tüm dünyaya yedirmeye çalıştığı bir dolma. Sanayi devriminin önerdiği kapitalist düzene paralel olarak gelişen “ilerlemeyen, çılgın bir hızla gelişmeyen her şey kaybetmeye mahkumdur” fikri, niçin biz Müslümanlar için geçerli olsun ki?

Cündioğlu “İslam terakkiye elbette manidir. Çünkü bir Müslümanın aklı Hiroşima”yı, Nagazaki”yi, Holokost”u yapacak ilerlemeyi reddeder” derken son derece haklıdır.

Vahye bağlı olarak gelişen İslam aklı, “her ne pahasına olursa olsun ilerlemenin” son derece yanlış bir şey olduğunu net şekilde savunur. Sadece ilerlemek adına kitle imha silahı üretemezsiniz mesela. Çünkü İslam”da amacınızın meşru olması asla yeterli değildir. Aynı zamanda kullandığınız aracın da meşru olması şartı vardır. Bugün kendisine “Müslüman” diyen pek çok insan ya da yapının “terakkiperver bir iştiha” ile hemen her aracı meşrulaştırdığını hayretle müşahede etmiyor muyuz? İslam aklı yerine pozitivist batı aklını kullanmaya bayılan bazı hocalar için vahiy sadece “kullanışlı bir malzeme” değilse nedir?

İlke şu: Sadece ilerlemek ve gelişmek adına insan onurunu zedeleyecek, herhangi bir insanı zor durumda bırakacak, hatta onu işinden edecek bir işe imza atamazsınız. Osmanlı”ya matbaanın girişinin gecikmesinin (ne demekse artık) yazıcıların işsiz kalacak olduğu gerçeği ile yakından ilişkisi vardır misal. Aynı zamanda “kutsal olanın” çoğaltılmasının bir usul ve erkan dairesi içerisinde yapılması hassasiyeti ile de.

İbadethanelerini ve kamu binalarını son derece gelişmiş bir taş ustalığı ile inşa eden Osmanlı”nın, evlerini genellikle tahtadan yapıyor olmasını gelişmemişlik ile mi izah edelim yoksa dünyanın faniliğine olan inançla mı?

İslam aklı için kilit kelimelerden biri hiçbir zaman terakki olmamıştır. Bunun yerine “tekamül” yani “olgunlaşma, ikmal etme, tamamlama” önermektedir İslam aklı. İlk ağızda hatırlayalım: İslam medeniyetinde şerh kültürünün bu denli gelişmiş olmasını tekamül fikrine borçluyuz misal.

İlerleme fikri, aynı zamanda sabit kadem olmamayı, yani sürekli olarak gelenekle bağlarını kopararak gelişmeyi de içerir. Burada geleneği en geniş anlamda ele alır ve “bir anlam içerdiği için saygı duyduğumuz her şey” olarak tanımlarsak ilerlemeciliğin önerdiği tek şeyin “köksüzlük” olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. İslam aklı tam da burada “dur bakalım bay ilerleme. Benim bir ayağımın sürekli vahiyde, yani kökte olması gerekir. Senin bana önerdiğin gelişim fikriyle işim olmaz” diyerek itiraz eder.

Bu fakir de diyor ki, iyi güzel de İslam medeniyetinden bahsedilecekse bunun merkezi Kur’an ve sünnet olmalıdır. İslam hem toplumsallığı hem de bireyselliği ifade eder. Şu anda din ve medeniyet yer değiştirmiş durumda. Islam cennet cehennemi bizden istemiyor şu anda ona teslim olmamızı istiyor. Katışıksız Müslüman olmamızı diliyor. Batıyı merkeze alarak islam terakkiye (ilerlemeye) manidir, veya değildir tartışması yapanlar şahsı kanaatim aynı şeyi söylüyorlar. Çünkü ikisi de Batıyı merkeze alıyor. Almayacaksın arkadaşım. Benim dinim ile diğer muharref dinleri aynı paydada eşitleyemezsin. İslamın ortaçağı yoktur. Bu vahşi Batıyı biz icat etmedik. İslam neresi Batı nereye düşer? Batı neresi İslam nereye düşer?

Şemsettin ÖZKAN

28.01.2021 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-yenisafak.com.tr (İsmail Kılınçarslan, İslam Terakkiye Manidir yazısından alıntı 10 Mayıs 2014)

İSLAM TERAKKİYE (İLERLEMEYE) MANİ Mİ?” için 1 yorum

  1. “İki günü eşit olan aldanıştır ” diyerek uyaran bir din, nasıl olur da terakkiye engeldir denir. Bunu diyenlerin ya niyetleri bozuk, ya da cahilin önde gideni diyesim geliyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir