SENİ ÖZEL KILAN SEVDİĞİN DEĞİL, SEVGİN

(Toplumsal İlişkiler 67)

Ölüdeniz, Fethiye/MUĞLA


وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ
“ve insana uğrunda çaba gösterdiği dışında bir şey verilmeyecektir.” (Necm/39)

Öyle bir zaman ki, şu zaman “sevgi” diye bir tramvay durağında başlayıp bir tramvay durağında biten aşklara diyorlar. Takas edilip, değiş tokuş yapılan yakın ilgi ve alaka duymalara aşk adını veriyorlar. Gerçekten bu mu sevgi? Hiçbir emek sarf etmeden çalışıp çabalamadan oturduğu yerden tembellikle karşısındakinin onu ne kadar sevdiğini test etmekle, papatya falı bakmakla, narsist, pasif agresif tutum ve davranışlarla, algı oluşturarak sevgi aranıyor. Ölçümler yapılıyor. Hz. Şems-i Tebrizi’ye; “Âşık olmakla, sevmek arasındaki farkı” sormuşlar. Bakınız nasıl cevaplamış mübarek insan: “Senin baktığına herkes bakar, ama senin onda görebildiğini herkes göremez. Herkes âşık olabilir, ama hiç kimse senin gibi sevemez. Tek fark sensin, seni özel kılan sevdiğin değil, sevgindir.” Karşındakinin değil, senin ne yaptığın önemli. “Seni en güzel ben severim” diyen, kaç kişi var aramızda? Siz şimdilerde “hiç aşkım eşim, eşim aşkım olsun,” diye dua edene rastlıyor musunuz? Sevmenin bir mübalağa sanatı olduğunu öğrenip, sevgisini abartan birinin felsefik düşüncelerine tanık oldunuz mu? Ya da sevgiyi, toplumsal yaşam biçimi olarak gören ve buna göre hayatını dizayn eden birini, gördünüz mü? “Sadece beni sev,” diyen eşinin gözlerine karşı bir ömür boyu müebbet yiyen kaç kişi var modern zamanlarda? Fuzuli’ye sormuşlar: “Sevmek mi daha güzel, sevilmek mi?” diye. Bakınız üstat ne buyurmuş: “Sevmek, çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın,” demiş.

         Aşk konusunda öyle hatalar yapılıyor ki, şimdilerde akıllara ziyan. Aşkı sandığı kadar zannediyor bugünün naylon âşıkları. Halbuki aşk insanın yandığı kadardır. Herkes neyi düzelteceğini, nelerin düzeltilmesi gerektiğini biliyor ama bu düzelecekler ve düzeltilmesi gerekenler arasında kendisi yok. Sevmek için yüreği, aşkı sürdürmek için emeği olanlar lütfen el kaldırsın. Ah şu modern zaman aşkları yok mu? Facebook’ta dürtmeyle başlayıp, telefonda bye ile biten yok mu?  Modernizmin anlaşılamadığı, maneviyata dair her şeyi yavaş yavaş sildiği şu dünyada (modern deniyor ya zamanımıza) silinip giden bir kavram. Eşler arasında dahi muhabbetin azaldığı, sırtını paraya dayadığı bir duygu durumu, hissizlik evresi, hoş zaman geçirmek için devam ettirilen uğraş hali. İnsanlar sevmeden sevişiyorlar işte. Sorun insanların his ayarlarının bozulmasıdır, birine sen olmadan yapamam asla deyip, bir anda onu boş verebiliyorsanız siz hastasınız, bu umursamayan güçlü görüntülü yaratık, hasta. Kavramlarla ne kadar çok oynuyorsunuz. Hem kendi, hem de başkalarının hayatında çöküntü yaratıyorsunuz, tedavi edilmelisiniz, müşahede altında tutulmalısınız, çünkü bu tutum ve tavırlar çok zehirli.

        Ne anlatıyorum ben? Ey sevgi tembelleri! Bırak sevdiğini bana anlatmayı. Ortada senin uğruna çaba gösterdiğin dışında başka bir şeye mi bakılıyor sanki? Sevgi yatırımlarından söz et bana. Ortada sevgi adına dikili kaç ağacın var? Aşk ne? Aşk; insanın yanına değil gönlüne yakışanı sevmesidir. Çıkarsız ve beklentisiz… Birinin önde birinin arkada gitmesi de değildir. Beraber yürümektir hayat yolunda. Hz. Mevlana “her gelen sevmez, ama hiçbir seven gitmez,” derken kararlılığın ve bu konuda çalışmanın sevginin ana unsuru olduğuna dikkat çeker. Atilla İlhan, “Ne kadınlar sevdim zaten yoktular/Böyle bir sevmek görülmemiştir” derken, pratikte âşık olabileceği bir kadının olmamasından dert yanar. Ümit Yaşar Oğuzcan da içindeki sevgiyi o kadar büyütür ki, sevdiği olmayınca hayatın adeta durduğunu ve yaşanılmaz hale geldiğinden söz edip, sevgisini özelleştirir:                                                                                    Sesini duymadığım gün,
Yaşanmış değiI!
Açan çiçek değiI!
Öten kuş değiI!
Yüzünü görmediğim gün,
İçimde yıIdızIar sönük,
GüneşIer güneş değiI!
Seni sevmediğim gün.
Seni anmadığım gün,
OIacak iş değiI…

      Kadın… Anne, hanım, kız kardeş, kız, hala, teyze. Sevginin ta kendisi… Unutma ki sana bir ruh üflendiğinde bir kadının karnındasın. Ağladığında bir kadının kucağındasın. Sevdiğinde de, bir kadının kalbindesin. Bu yüzden iyi davran anne olan şu kadınlara. Aslında çok şey istemiyor onlar, sadece senden sevdin mi adam gibi sevmeni bekliyorlar. Sevginin erdemine ermek dilek ve temennilerimle…                                                                Selam ve dua ile…      
Şemsettin ÖZKAN

  29.06.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-uludagsozluk.com

4-e-guzelsozler.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.