PUTLARIN ANASI VE EN BÜYÜĞÜ NEFİSTİR

(Toplumsal İlişkiler 669)

وَمَٓا اُبَرِّئُ نَفْسٖيۚ اِنَّ النَّفْسَ لَاَمَّارَةٌ بِالسُّٓوءِ اِلَّا مَا رَحِمَ رَبّٖيؕ اِنَّ رَبّٖي غَفُورٌ رَحٖيمٌ
Gerçi ben, bu sözlerle kendimi temize çıkarıyor değilim. Eğer günahlardan uzak durabildiysem, bu ancak Rabb’imin lütuf ve inâyeti sayesinde olmuştur.Rabb’imin yardımı olmasaydı, şeytanın ayartmaları karşısında kim günaha düşmekten kurtulabilirdi? Çünkü arzu ve ihtirâslar, insanı dâima kötülüğe çağırır; ancak Rabb’imin rahmet edip esirgemesi hâriç. Bununla beraber, arzu ve heveslerine yenik düşerek günah işleyenler ümitsizliğe kapılmasınlar, tövbe edip Rabb’imin merhametine sığınsınlar. 
Şüphesiz Rabb’im çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Yusuf/53)

Ah şu nefsimiz yok mu? Öyle düşmanı dışarılarda aramayın. Aslında en büyük düşmanımız şu içimizde kötülüğü bize emreden nefsimiz. Hz. Mevlana der ki; “putların anası ve en büyüğü nefistir.”

Bugün size Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük değerlerden üstad Necip Fazıl Kısakürek’in “Nefsimmiş Meğer” şiiriyle mevzuyu anlatmaya çalışacağım. Okuyunca nefis denen en büyük bu düşmanı çok iyi tanıyacaksınız.

Yıllardır kendimi, güyâ tanırdım;

Sanık ben, yargıç ben, hep aklanırdım.

Şeytanı, en büyük düşman sanırdım;

Ondan da beteri.. Nefsimmiş meğer…

Gönlümü, hevâya kaptıran oymuş,

Şuûru şehvete saptıran oymuş,

Tutkuları, putlar yaptıran oymuş,

En sinsi düşmanım.. Nefsimmiş meğer…

Övgü dolu sözlerine kanmışım;

“Kalbin temiz” demiş, gerçek sanmışım.

Hakk’ı ancak, zor günümde anmışım,

İçimdeki nankör.. Nefsimmiş meğer…

Öyle sevdirmiş ki,dünyayı bana;

Saraylar kurmuşum, üç günlük cana.

Hevâ heves denen, çöplükten yana

Beni sürükleyen.. Nefsimmiş meğer…

Meyhâne meyhâne, hayâl kurmuşum,

Çamurlu yollarda, yalpa vurmuşum,

Adresi hep, münâfıktan sormuşum;

Koynumdaki yılan.. Nefsimmiş meğer…

Dalmışım.. Her akşam cümbüşle meşke,

Kalmamış dilimde, riyâdan başka.

Bir kadehlik, ömrü olan bir aşka;

Beni kul eyleyen.. Nefsimmiş meğer…

Tutkuya döndükçe, giyim markası,

Yerde paspas olmuş, hayâ hırkası.

Kuşatmış kaleyi, şeytan fırkası;

İçindeki casus.. Nefsimmiş meğer…

Ne kadar soyarsa, insan bedeni;

O kadar olurmuş, güyâ medenî.

Bu afyonu, bir çağdaşlık nedeni,

Diyerek yutturan.. Nefsimmiş meğer…

İkbâl korkusuyla, kıstırmış beni,

Kur’ân kapısına, küstürmüş beni,

Zulüm karşısında, susturmuş beni;

Nefsimin zâlimi.. Nefsimmiş meğer…

Namaza, “Bayramlık” fetvâsı veren,

Kullukta, “Mevlid”i yeterli gören,

Farz dururken, nâfileyi gösteren;

Dalâlet rehberi.. Nefsimmiş meğer…

Ağzım bağlı, güya oruç tutmuşum,

Haramları, gözlerimle yutmuşum.

Seher vakti, yorgan döşek yatmışım;

Secdeye musallat.. Nefsimmiş meğer…

Bağ bahçede, hasat vakti gelince;

Hesaplar yapmışım, inceden ince,

Lâkin, Allah için zekât denince;

Elimi bağlayan.. Nefsimmiş meğer…

Vermişim, “Ne cömert” desinler diye;

Üç beş çürük çarık, güyâ hediye.

Arkasından, dilenmişim medhiye;

Bu alkış delisi.. Nefsimmiş meğer…

Komşuda katık yok, ben tok yatmışım,

“Tembel” demiş, gıyâbında çatmışım,

Şevkât dersi vermiş, nutuk atmışım;

Bu sahtekâr maske.. Nefsimmiş meğer…

Kur’ân ehli görmüş, küçümsemişim,

Üstelik cür’etle “Yobaz” demişim.

Nice kul hakkını, böyle yemişim;

Oysa gerçek yobaz.. Nefsimmiş meğer…

Şemsettin ÖZKAN

20.04.2022 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-kastamonur.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir