İNSAN VAV GİBİ DOĞAR ELİF GİBİ ÖLÜR

(Toplumsal İlişkiler 253)


كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللّٰهِ وَكُنْتُمْ اَمْوَاتاً فَاَحْيَاكُمْۚ ثُمَّ يُم۪يتُكُمْ ثُمَّ يُحْي۪يكُمْ ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ


Ey gâfiller; nasıl olur da Allah’ı inkâr edersiniz? Hangi yüzle Allah’a karşı nankörlük eder, söz ve davranışlarınızla O’nun ayetlerini yalanlamaya kalkarsınız? Oysa siz ölü idiniz de, size hayat verdi. Cansız, ruhsuz bir topraktan, şu canlı bedeninizi yarattı. Sonra sizi öldürecek, sonra yeniden diriltecek ve sonunda, yaptıklarınızın hesabını vermek üzere O’na döndürüleceksiniz. Evet nasıl olur da inkar edersiniz?” (Bakara/28)

Yaradana kulluğun anlamı vav ise elif Yaradanın yüceliği ve bir birliğini sembolize eder. İnsan bu yüzden olsa gerek iki büklüm yaşarken en doğru olduğu gün ölür.

Bu sebepten Allah lafzı elifle başlamıştır. Elif evreni okumanın anahtarıysa vav da evrenin ta kendisidir. Yüce Rabbim kullarının vav gibi alçakgönüllü olmasını dilemiştir.

Yunus Peygamber vav olunca balığın karnından kendini kurtarabilmiş. Çünkü iki büklüm olunca ancak rahat edebilir insan. Boylu boyunca uzanmış olsa da kim rahattır mezarında? Musa Peygamber dal olmuş, İbrahim Peygamberse ateşte vav. Amma velakin Firavunun gözü elifte. Nemrutsa kalas gibi ateşe odun. Vav ve elif, ne kadar uyumlu ise bu alemde, alemin de keyfi yerindedir o derece.

Hakan Türkyılmaz vav ve elifin hikayesini çok güzel yorumlar:
Kainatta tüm cisimler boşlukta dönerken insan belki o yüzden boşlukta kalmamış, Rabbi onu imanla doldurmuştur.

Evvelde eliftir, bir ilahi nefesle ahirde vav olur kainat.

Manayı bilmeyenler vav diyemez, vay der.

Buna anlamca vaveyla denir.

Yani vav olamadıkları için feryad edenlerin halidir.

Elif bir ağaç ve insan onun dalıdır.

Azrail budadıkça nefesleri daha gür çıkar sesleri.

Herbiri Dal olur ve o ağaçtan beslenir. Vav olur o ağacın gölgesine sığınır.

Ve Allah insana seslenir, peygamber eliyle ulaşan mesajı hem dal hem vav ol der insana.

“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler; kötülüğe engel olurlar. Namaz kılarlar, zekat verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler Allah rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir.”

Başkasının önünde eğilmek ne zordur. Birilerinin emri altına girmek ne ağırdır. Krallara boyun eğmemiş insan görmediği bir varlığa mı itaat edecektir?

İnsan kendinin bile farkında değildir, iki lam birbirine sarılıp kainatı ayakta tutan sütunlar gibi durmuştur elifin ardında. Kainatın gezegenleri yuvarlanıp son harf misali peşinden giderken, insan yolculukta geri kalmanın acısını ne zaman anlayacaktır? Zordadır sığınacak yeri yoktur. Evrene ve seslere kulak verenler duyar yeniden o kutlu çağrıyı;

“Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir”

İşte o ay Sonra çağırır insanı, belki cennet kokusunu duyurmak içindir bu davet, belki kendi yanına çağırıyordur: “Secde et, yaklaş!”

Eğil ve ben senin başını göklere erdireyim, yıldızları ayağına sereyim, sana gezmekle bitiremeyeceğin cennetler, sayamayacağın nimetler vereyim demektir bu.

Secde et, vav ol, vay dememek için la şey olan insan herşey demek olan Rabbinin önünde.”

Yazımızı üstat Necip Fazıl’la bitirelim: “Kafire karşı elif gibi dimdik, Allah’a karşı vav gibi eğilirim.”

Şemsettin ÖZKAN

10.02.2021 KONYA

KAYNAKLAR

1- kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-sezgiler.com

İNSAN VAV GİBİ DOĞAR ELİF GİBİ ÖLÜR” için 1 yorum

Hüsamettin Akbilek için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.