GÖNÜL TAŞLA KIRILMAZ DEDİ DERVİŞ YA SES TONUYLA KIRILIR YA DA SÖZ TONUYLA

(Toplumsal İlişkiler 1146)

فَقُولَا لَهُ قَوْلاً لَيِّناً لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ اَوْ يَخْشٰى
Fakat onunla tatlı dille konuşun, hikmetle ve ibret verici güzel öğütlerle onu hakîkate dâvet edin. Tartışmak gerektiğinde, kaba ve kırıcı davranmadan, gönül incitmeden konuşarak ona ayetlerimi tebliğ edin ki, belki bu sayede öğüt alır; yâhut en azından ilâhî azaptan korkup zulüm ve haksızlık yapmaktan çekinir.” (Taha/44)

Ah şu üslup yok mu? İnsanları birbirinden ayıran en önemli mihenk taşı. Geçenlerde Facebook’ta sözün kime ait olduğu yazmayan güzel bir cümleye rastladım, şöyle diyordu; “gönül taşla kırılmaz dedi derviş ya ses tonuyla kırılır ya da söz tonuyla.”

           Üslup deyin, tarz deyin, usül deyin, her ne derseniz deyin, insan ilişkilerinde her zaman en öne çıkan konudur bugünkü mevzumuz. Derviş Celal Er-ruhavi’nin ifadesiyle; “üslup kemalatın aynasıdır.” Üslup insanın kafa kağıdıdır yani kimliği. İnsanlar öyle fikir ayrılığından farklı düşüncelerinden ötürü birbirinden ayrılmazlar. Olsa olsa halden anlayamadıklarından, hemhal olamadıklarından ya da dertleşemediklerinden birbirinden ayrılırlar.

        Üslup anlatma biçimi, deyiş ya da yapış biçimidir. Herkesin, her ülkenin ya da sanatçının bir tekniği, söyleyişi ve rengi, konuyu ele alış biçimi vardır. Buna usül de diyebilirsiniz. Bu usüller kişinin olgunlaşmada ne durumda olduğunun ipuçlarını da verir bize. Şemsabad (Kitab-ü Usul-i’l AŞK) adlı henüz basılmamış tarihi romanımızda gönlü geniş ruhu gezginlerin, aşkın kanununu yazmada, ortaya koydukları bu usüllerini, tarzlarını, yani üsluplarını anlatmaya çalışıyoruz acizane.

      Bazen öyle bir an gelir ki, nasıl söylediğin ne söylediğinden çok daha önemli hale geliverir. Bir üslup hatası doğru bir sözün katili, celladı olabilir. Söyleyiş biçimi her şeyin önüne geçiverir de, ne diyeceğini insanın solda sıfır gösteriverir.

      Biraz ses tonunu yükseltirsen muhatabını incitirsin. Ya da söz tonun ağır olursa, hakaretlere varan naralar atarsan, kınar, ayıplar ve söversen muhatabını kırıp dökmüş olursun. Gönül de bir kez yıkıldı mı bir daha iflah olmaz.

      Bilmiyorum hatırlatmama gerek var mı insan olmak, ince işçilik istiyor. Zira herşey incelikten, insan ise kalınlıktan kırılıyor. “Oysa uslüp bir medeniyettir” diyen Cemil Meriç, insanlığın inşasında kilometre taşının davranış kodlarımızda olduğunun altını kalın çizgilerle çizerken yerden göğe haklı değil midir?

        Spinoza, “Havaya fırlatılan taş konuşabilseydi kendi arzusu ile yola çıktığını söylerdi” diyor. Kasırgalı bir denizde çalkalanan sal bizden daha hür. Hangi limana yöneleceğiz? Riyazet kalesi metrûk bir harabe. Büyükler masal söyleyip uykuya dalmış Hayyam’a göre ama onun sunduğu kadeh de köpük dolu değil mi? Eflatun’u sokaktaki adamdan ayıran: üsluptur” der, Cemil Meriç üstadımız.

       Tom Robbins, üslubu hayatımızın en önemli belirleyicisi olarak görür: “Hayattaki en önemli şey üslup. Yani temelde, neticede önemli olan, kişinin varoluş üslubu kişinin eylemlerinde görülen karakteristik tarz. İnsan kendini eylemleriyle tanımlamaktaysa eğer, o zaman üslup iki kat daha belirleyicidir; çünkü eylemi betimleyen üsluptur.”

        Hasılı yanlış üslup doğru sözün celladıdır. Ne söylediğinden daha çok nasıl söylediğin önem arz ediyor aziz dostum! 

Şemsettin ÖZKAN

16.08.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.