İNSANOĞLU DÜNYAYI ZAPT EDER AMA AĞZINI ZAPT EDEMEZ

(Toplumsal İlişkiler 1145)

 
مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ اِلَّا لَدَيْهِ رَقٖيبٌ عَتٖيدٌ
“İnsanın ağzından çıkan her söz ve işlediği ameller, kesinlikle, yanında kendisine gözcülük eden ve hazır bulunan zabıt kâtibi melek tarafından, zapta geçirilir.” (Kaf/18)

İnsan enterasan bir varlık değil mi? Dünyaya hakim olmaya çalışır lakin diline hakim olamaz. Hz. Mevlana der ki; “insanoğlu dünyayı zapt eder ama ağzını zapt edemez.” Nihat Gülle, şair Hayali’nin, Her şeyi bilir ama kendini bilmez der:  

Cihan-ara cihan içindedir bilmezler                                                     
Şu mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler…” dizelerini şöyle açıklar:

         Bu konuda anlatılan bir masal vardır ki pek meşhurdur:
Balıklar deryada sakin,usulet ve sükunetle yüzerken içlerinden birinin sorması ile şaşırıp kalmışlar;

“-Su nedir?” Soru oldukça basittir. Ama yıllar yılı içinde sürekli yüzüp yüzgeç attıkları suyun hakikatini hiç biri bilemez. Bunun üzere araya araya balıkların pirini bulur ve ona sorarlar;
“- Ey pirim,üstadımız, bu su nedir,nicedir?” diye sorunca, balıkların piri, hiç düşünmeden;
“-Ben sudan başka bir şey görmüyorum ki, onu size anlatayım”diye muammalı, esrarengiz bir cevap vermiş.

        Şairde cihan içinde cihan ara, iç-içedir bilinmezler derken adeta bir kehanette bulunuyor ve şu anda pozitif bilimin bahsettiği iç içe evrenlere işaret ediyor. Aslında fizik ötesi ilimde yani ilmi ledün de sabittir ki; yedi kat gökyüzünden bahsedilir. Bunların her biri farklı bir boyuttur ve zamanın akış hızı,mekanın kesafeti tamamen farklıdır. Bu yüzden birbirlerini göremezler,görseler de ulaşamazlar.
Bu yüzden de uzak, habersiz kopuk yaşarlar. Cihan içinde cihan olduğunu, bugün bilim adamları ispatlıyor. Fakat,önemli olan bu cihanın özünde,maverasında tek bir varlığın olduğunu bilmektir. O ‘da Allah’tır. İşte O tek olan ilahi varlığın dışında haricinde kalan ins-cin, melek-şeytan, toprak-hava, su ve güneş hiçbir şey yoktur aslında. Yani bunların harici bir vücudu yoktur. Hepsi o ezeli ve ebedi varlık güneşinden alır ışığını, müstakil bir ışıkları yoktur.

          Hayali’nin o güzel şiirine geliniz nüfuz etmeye çalışalım:

Cihân-ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler

Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler

(Dünyâyı süsleyip bezeyen Allah, yarattıklarında tecellî etmişdir. Eserlerinde sıfatları âşikârdır, ammâ insanlar farkında değildir. Tıpkı denizdeki balıkların denizin farkında olmamaları gibi.)

Harâbât ehline dûzeh azâbın anma ey zâhid

Ki bunlar ibn-i vakt oldu gam-ı ferdâyı bilmezler

(Âşıklar bulundukları ânın tecellîlerine gark olduklarından, geleceği hiç düşünerek kaygı çekmezler.)

Şafak-gûn kân içinde dâğını seyretse âşıklar

Güneşde zerre görmezler felekde âyı bilmezler

(Âşıklar, aşkın sebeb olduğu kanlı yaralarını seyretmekden güneşi de ayı da farketmezler. Aşk onları öyle bir istila etmişdir ki, dünyâ umurlarında değildir.)

Hamîde kadlerine rişte-i eşki takup bunlar

Atarlar tîr-i maksûdû nendendir yâyı bilmezler

(Aşkın şiddetinden belleri bükülmüş gözleri yaşlıdır. Hedefe attıkları oklar bu bükülmüş bedenden çıkan gözyaşlarıdır.)

HAYÂLÎ fakr şâlına çekenler cism-i uryânı

Anınlâ fahrederler atlas u dîbâyı bilmezler.

(“Ganiyy” olan Allah’a âşık olanlar dünyâdan soyunup “fakr” örtüsüne bürünmüşler ve bununla iftihâr etmişlerdir.)

       Nasıl ki okyanuslardan bir saniye bile ayrılamayan balıklar okyanusu bilmiyorsa, bu konuda hatalara düşüyorsa, dil konusunda da insan tıpkı balık gibidir. Dilini korumayı bilmiyor,  zapt edemiyor ve diliyle akıl almayacak yanlışlar yapıyor.

Şemsettin ÖZKAN

15.08.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-antoloji.com

5-defter-i-ussak.blogspot.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir