FAKAT BEN ARTIK SANA DOĞRU YOLA ÇIKTIM

(Toplumsal İlişkiler 399)


قُلْ اِنَّن۪ي هَدٰين۪ي رَبّ۪ٓي اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍۚ د۪يناً قِيَماً مِلَّةَ اِبْرٰه۪يمَ حَن۪يفاًۚ وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ
قُلْ اِنَّ صَلَات۪ي وَنُسُك۪ي وَمَحْيَايَ وَمَمَات۪ي لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ
لَا شَر۪يكَ لَهُۚ وَبِذٰلِكَ اُمِرْتُ وَاَنَا۬ اَوَّلُ الْمُسْلِم۪ينَ


“Dinlerini paramparça eden bu zâlimlere de ki: “İşte Rabb’im, beni dosdoğru bir yola, sizin zamanla terk etmiş olduğunuz o mükemmel dine iletti; yani tüm sapık yollardan uzaklaşıp tek Allah inancına yönelen İbrahim’in ve diğer bütün Peygamberlerin ortak mesajı olan gerçek inanç sistemine! Çünkü Yahudi ve Hıristiyanların birtakım Peygamberleri, azizleri ve hahamları yüceltip ilâhlaştırmasına karşılık, İbrahim hiçbir zaman Allah’a ortak koşmamış ve Allah’ın hiçbir kitabını veya elçisini yalanlamamıştı.” (Enam/161)
“Ey Müslüman! Bu mükemmel tevhid inancının pratik hayata nasıl yansıtılacağını öğretmek üzere, onlara de ki: “Benim duâ ve yakarışlarım, namaz, zekat, oruç, hac ve kurban başta olmak üzere bütün ibâdetlerim, kısacası hayatım ve ölümüm, yalnızca 
âlemlerin yegâne sahibi, efendisi ve Rabb’i olan Allah içindir!” 
Sadece O’nun rızasını kazanmak için ve yalnızca O’na yönelerek duâ ve ibâdet ederim; ancak O’nun egemenlik ve otoritesine:” (Enam/162)
O’nun birtak boyun eğerek yaşarım ve ancak O’nun uğrunda canımı veririm! Ziraım tanrısal güçler bahşederek seçkin kıldığı, yetki ve otoritesinde pay sahibi yaptığı herhangi bir yardımcısı veya ortağı yoktur! İşte, bana emredilen budur. Bu yüzden 
ben, yeryüzünde bir tek mümin kalmamış bile olsa, asla ümitsizliğe, yılgınlığa kapılmayacak, gerekirse tek başıma mücâdeleye devam edeceğim; tüm kalbimle, tüm benliğimle Rabb’imin buyruklarına boyun eğerek ve sözlerimle, davranışlarımla, hayatımla, ölümümle müminlere örneklik ve öncülük ederek, dâimâ Müslümanların ilki ve öncüsü olacağım!” (Enam/163)

Üstat Cahit Zarifoğlu der ki, “fakat ben artık sana doğru yola çıktım.” Yol neresi ki? Elbette bütün yollar Allah’a çıkar. O zaman insanın başka kapısı var mı? Elbette yok!

İnsan şunu iyi anlamalı, Allah’tan geldik yine O’na dönücüleriz. Yunus Emre’nin dediği gibidir insanın kısa serüveni;

Ana rahminden geldik pazara

Bir kefen aldık döndük mezara.

Canı veren O, alan da O. Herşey O’ndan. Biz günahkar kullarız Allahım/ Bağışlarsın diye kapına geldik/ Biz isyankar kullarız Allahım/ Tevvabsın diye de kapına geldik.

Yola çıkanların ilki ve hayırlısı Hz. İbrahim (a.s)’di. Öyle ki O Hanif’ti. Dini yalnızca Allah’a özgü kılarak ibadet ederdi. O’na hiçbirşeyi ortak koşmazdı. Sahi Müslümanlar gibi Yahudi ve Hristiyanların da ortak noktası olan Hz. İbrahim’e inat haham ve rahiplerle bu dinlere tabi olanlar niçin birtakım Peygamberleri, azizleri ya da din adamlarını tanrısallaştırıp ilahlaştırırlar ki? Neden? Son Peygamberin gelmesiyle tevhit inancı yeniden rayına oturtulup sadece ve sadece Allah’a doğru yola çıkılmışken neden? Neden? Neden?

Şemsettin ÖZKAN

08.07.2021 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.