(Toplumsal İlişkiler 828)
كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ اِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
“Unutmayın ki, herkes bir gün mutlaka ölümü tadacaktır; sonra da hepiniz hesap vermek üzere Benim huzuruma çıkarılacaksınız.” (Ankebut/57)
Hz. Mevlana der ki; “ ey insan! Öleceğin günü bilmiyorsun. Hiç olmazsa ölümlü olduğunu bil” derken acaba gerçekten insanoğlu ölümlü olduğunu bilmiyor mu diye sormadan edemi- yoruz. Biliyor bilmesine de idrak (algı) bozukluğu var bu konuda. Mezarcı birgün kazdığı mezarın içine kendinin de gireceğinin, tabutu yapanın, ölüyü tabutta taşıyanın da bir gün kendilerinin de o tabutun içine gireceği konusunda idraki zayıf gayri ihtiyari reflekslerle o işi yaptığını anlıyoruz. Bir nevi şuur kapalılığı halindeler diyebiliriz.
Hayatı öyle capcanlı değerli tutuşumuz aslında ölüm sayesinde değil midir? Ölmek yeniden dirilmek için değil midir? Ölüm hep taptaze yeni dirilişleri hatırlatmaz mı? Ölüm bir nebze de olsa bizi acılara garkediyor hepsi o kadar. Yoksa kim demiş ölüm bir son diye? Ölüm taptaze bir başlangıçtır hepsi bu. Evet ölünce havada bir kasvet ve sıkıcılık oluşuyor toplum nezdinde. Bir burukluk var içimizde. Kıyamet kopmuş zaten ölen için. Yakınları da bu acıdan nasibini almıştır.
Üstat Necip Fazıl ‘Dönemeç’ adlı şiirinde sadece endamına bakıp görmeden sevdiği kadını bir gün tabutta giderken görünce ağladığını anlatır. Ama o tabutta değildir tabutta giden sevdiğidir:
Bir gündü, hava ılık
Ve cadde kalabalık
Bir kadın sapıverdi önümden dönemece;
Yalnız bir endam gördüm, arkasından, ipince.
Ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim,
Çarpıldım sendeledim.
Bir gündü mevsim bayat
Ve esnemekte hayat…
Dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam;
Yalnız bir ahenk sezdim, çerçevede bir endam.
Ve tabutta, incecik, o kadın var, anladım;
Bir köşede ağladım…
Şemsettin ÖZKAN
01.10.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-suskunduvar.com