DÜŞENE SEVİNME ZAMANIN SANA NE SAKLADIĞINI BİLEMEZSİN

(Toplumsal İlişkiler 734)

فَاَمَّا الْيَتٖيمَ فَلَا تَقْهَرْؕ
Öyleyse sakın yetimi ezme!” (Duha/9)
وَاَمَّا السَّٓائِلَ فَلَا تَنْهَرْؕ
Yardım isteyeni asla geri çevirme!” (Duha/10)

İnsan zor durumda kalabilir, bir şeylere ihtiyaç duyabilir, düşebilir, iflas edebilir, sıkıntıda kalabilir. İşte aslolan bu halde olana asla sevinmemek, gülmemek ve uzattıkları yardım isteklerine eli uzatmak gerekir. Bu onurlu bir davranıştır.

Hz. Ali (r.a) efendimiz buyurur ki; “düşene sevinme! Zamanın sana ne sakladığını bilemezsin.” Gerçekten de öyle değil midir değerli dostlar akşam zengin yatıp sabah fakir kalkamaz mı insan? Ne bileyim dün sağlıklı uyuyanın ertesi gün hasta uyanabileceğini tasavvur ettiniz mi hiç?

Hiçbir şeyin garantisi yok şu geçici âlemde. O halde başkalarının başına gelen üzüntü ve kederlere sakın ola ki sevinme! Kapına gelen dilenci veya yardım isteyeni azarlayıp küçük görme!

İnsan ne oldum dememeli, ne olacağım demeli. Kişi, bugün içinde bulunduğu parlak durumun sürüp gideceğini sanmamalı; çevresine tepeden bakmamalı; yarın kötü bir duruma düşebileceğini aklından(hatırından) çıkarmamalıdır.

Zamanın ne sakladığını bilemeyiz. Sonra düşene gülmek iş mi yani. Bu hasetlik fesatlık bizi nereye götürecek? İnsan kendine bir nimet verilince başkalarına da; “Allah sana benden daha iyisini versin” diyebilmeli ki, nimetler kat kat artırılıp kendisine verilsin.

Oldum olası düşen birini görsem asla gülmem hatta gülenlere de kızarım. Örneğin buzlu yolda giderken kayıp düşen birinin hissettiği acıyı hissetmem desem yalan olur. Bir çocuğu ağlatmam zevkine ağlatanlara da kızarım. Hasılı birinin düşmesi, acı duyması, elemi, kederi beni güldürmez aksine hüzünlendirir. Çocukları dahi severken öyle yanaklarını koparırcasına sıkanları tasvip etmem. Belki bu durum kişinin yumuşak kalpli oluşuyla alakalıdır kimbilir?

Şemsettin ÖZKAN

26.06.2022 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.