CORANA GÜNLÜKLERİ

         (Toplumsal İlişkiler 26)

اَيْنَ مَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنْتُمْ ف۪ي بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍۜ

“Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile!” (Nisa/78)

Yukarıdaki resme bakıp, caddeler tıklım tıklım dolu zannetmeyin. Aksine bu kalabalıklardan şimdilerde eser yok. Çünkü corana virüs nedeniyle boşa yakın caddeler, sokaklar. Her şey uzaktan yapılmaya çalışılıyor. Ama marketler dolu. İnsanlarda gördüğüm kadarıyla bir tedirginlik var. Esas sorun yurt dışından gelenlerde ilk vakalara rastlanması ile başladı. Şu ana kadar 98 kişiye tanı kondu.  Henüz ölen yok çok şükür. Ancak bakanımızın 17 Mart Salı gecesi basın açıklamasıyla, 89 yaşında bir erkek kişi Çinli çalışanından kaptığı virüsle öldüğünü açıkladı. Dünyadaki olaylara bakacak olursak covid19 virüsü; Çin, İtalya, Güney Kore, Tayland, Fransa, İspanya, Hollanda, Almanya, ABD, İngiltere vb. dünyayı kasıp kavuruyor. Sağlık bakanımız muhterem Fahrettin Koca, bu süreci, şimdiye kadar çok güzel yürüttü. Kendisine Türkiye vatandaşı olarak bir teşekkür borcumuz var. Tedbirler alınıyor. Okullar tatil edilip, uzaktan eğitim planlanıyor. İnsanların toplu halde bulunduğu eğlence mekânları, kafeler, kahvehaneler, kıraathaneler kapatılıyor. Maçlar seyircisiz oynanıyor. Camilerde toplu ibadete ve Cuma namazlarına ara veriliyor. Toplu etkinlikler iptal ediliyor.   

        İş ciddi. Dikkatli olmamız gerekiyor. Sağlık bakanlığının yukarıda belirttiği 14 kuralına dikkat etmemiz gerekiyor. Hijyen kurallara uymamız lazım. Aslında dünyada 2020 yılı ilk iki ayında ölenlerin sayısına baktığımızda korona virüsten ölenler 2360 rakamıyla karşımızda duruyor. Buna mukabil soğuk algınlığından ölenler 69.602, sıtmadan 140.584, HIV kaybı 240.950, alkol 358.471, sigara içme 716.498 ve kanserden ölenlerin 1.177.141 rakamlarını görünce, covid 19 virüsü,  devede kulak kalıyor, ama yine de tedavi ve aşısı olmadığından, önlem alınması gerekiyor. İtalya bu konuda çok ciddi sınavdan geçiyor. Bu yüzden sağlık bakanlığı uyarılarına mutlaka uyulmalıdır.   

       Corona günlerinde aklıma birden İslam’ın bu konuda bir sözü olup olmadığı geldi. İbni Abbâs der ki:

– O sırada, birtakım ihtiyaçlarını karşılamak için ortalarda görünmeyen Abdurrahman İbni Avf radıyallahu anh geldi ve:

– Bu hususta bende bilgi var; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem‘i:

“Bir yerde veba olduğunu işittiğinizde oraya girmeyiniz. Bir yerde veba ortaya çıkar, siz de orada bulunursanız, hastalıktan kaçarak oradan dışarı çıkmayınız” buyururken işitmiştim, dedi.

Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh Allah’a hamt etti ve oradan ayrılıp yola koyuldu. (Buhârî, Tıb 30; Müslim, Selâm 98)

Yine başka bir hadiste Üsâme radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir yerde bulaşıcı hastalık ortaya çıktığını duyduğunuz zaman oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde bulaşıcı bir hastalık ortaya çıkarsa, oradan da çıkmayınız.” (Buhârî, Tıb 30; Müslim, Selâm 100)

     Bu hadislerden anlaşılıyor ki;

Veba ve taun, bir hastalık adı olarak kullanılırsa da, bütün bulaşıcı hastalıkları kapsayıcı bir mana genişliğine sahip oldukları için, çoğu kere bu ikinci anlamıyla kullanılmışlardır. İbn-i Esîr, taunu tarif ederken, “Havayı, mizacı, bedeni ifsat eden umumi bir hastalıktır” der. Bu sebeple taun denilen bulaşıcı hastalıklara yakalananların sadece elbise ve eşyalarından, onlarla temastan değil, aynı zamanda nefeslerinden de sakınmak gerekir. Hz. Ömer’in Şam yolculuğu hicretin 17 veya 18. senesindedir. Bu yolculuğun gayesi, halkın genel durumunu, yönetenlerle yönetilenlerin uyum içinde olup olmadıklarını teftiş etmekti. Daha önce 16 senesinde, Hz. Ebû Ubeyde Beyt-i Makdis’i kuşattığı zaman da teftişe çıkmış, Kudüslüler sulh anlaşmasını Hz. Ömer’le yapmışlardı.

Serg, Şam’dan Hicaz’a giden yol üzerinde bir kasabanın adıdır. Ebû Ubeyde’nin orayı fethettiği söylenir. Ebû Ubeyde, Şam orduları genel komutanı idi. Bu görev daha önce Hz. Ebû Bekir’in hilafet yıllarında Hâlid İbni Velîd’e verilmişti. Hz. Ömer onun yerine Ebû Ubeyde’yi getirdi; Hâlid’i de onun emrine verdi. Onun diğer komutan arkadaşları Hâlid İbni Velîd, Yezîd İbni Ebû Süfyân, Şürahbil İbni Hasene ve Amr İbni Âs’dır. Şam, bu günkü Suriye, Filistin, Ürdün ve Irak’ın bir bölümünü kapsayan geniş bir bölgenin adıdır.

Serg kasabasında Hz. Ömer’e haber verilen veba, İslâm devletinde ortaya çıkan ilk yaygın bulaşıcı hastalık kabul edilir. Kaynaklar, Şam topraklarında bu hastalıktan otuz bin kişinin öldüğünü kaydederler. Hz. Ömer’in vardığı sıralarda bu ölüm olaylarının yaygın olarak devam ettiği bilinmektedir. Onun bu topraklara girip girmeme konusundaki tereddüdünün sebebi de budur.

Hz. Ömer, bireyler ve toplum açısından herkesi ilgilendiren bir konuda karar vermek için Kur’an ve Sünnet’in temel prensibini uygulamıştır. Ashâb-ı kirâm ile istişare etmiş ve onların her seviyedeki gruplarını ayrı ayrı huzuruna dâvet ederek kendileriyle konuşup tartışmıştır.

Neticede sahâbe çoğunluğunun geriye dönme arzusunda olduklarını tespit etmiş, bunun tedbire uygun olduğunu düşünmüş, kendi ictihadı da aynı yönde olduğu için kararını bu doğrultuda vermiştir. Abdurrahman İbni Avf’ın naklettiği hadis üzerine Hz. Ömer’in Allah’a hamt etmesinin sebebi, kendi ictihadının Resûl-i Ekrem Efendimizin sünnetine uygun düşmesinden dolayıdır. Çünkü Hz. Ömer’in Peygamber Efendimizin sünnetine uygun düşmeyen ictihadlarından derhal vazgeçtiği bilinen gerçeklerden idi.

Halife Ömer’in Ebû Ubeyde’nin “Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” sözüne hayıflanması, bunca ilim ve fazilete sahip bir kişiden böyle bir tavır beklememesinden dolayıdır. Ona verdiği cevap ise son derece açık bir kıyas olup, geri dönmenin kaderi değiştirmek anlamına gelmediğini, fakat ihtiyatla hareket etmenin Allah’ın emri olduğunu ortaya koyar. Çünkü bir insan zarar veren, helâk eden her şeyden kaçınmak zorundadır. Buna rağmen her şey Allah’ın kaza ve kaderi ile olur. Fakat insan tedbir almazsa Allah katında sorumlu olur. Dönmek veya dönmemek de Allah’ın kaderine dahildir. Binaenaleyh bir insanın bütün hareketleri kader çerçevesinde cereyan eder; fakat bu, tedbirden yüz çevirmek ve ihtiyatı elden bırakmak anlamına gelmez.

  • Hadislerden Öğrendiklerimiz
  • Bulaşıcı hastalık olan bir yere girmemek, böyle bir hastalığın ortaya çıktığı yerden de hastalıktan kaçarak çıkmamak gerekir. Bu dinimizin koruyucu hekimlik konusundaki önemli kurallarından biridir. Günümüz tıbbında buna karantina denilmektedir.
  • Sorumluluk duygusuna sahip bir yönetici, halkın durumunu yerinde görmek, yönetenlerle yönetilenlerin arasının nasıl olduğunu öğrenmek için ülkesini teftişe çıkabilir.
  • Halkın ve görevlilerin yöneticileri karşılamaya çıkması ve onlara memlekette olup bitenleri haber vermesi, memleketin selâmeti açısından önemli bir görevdir.
  • Ülkeyi ve orada yaşayan insanları ilgilendiren olaylar konusunda ilim ehli ve sorumluluk hissi taşıyan insanlarla istişarelerde bulunmak müstehaptır.
  • Kıyas yapmak ve neticede onunla amel etmek câizdir.
  • Fertlerin ve toplumun helâkine sebep olacak şeylerden kaçınmak ve bu yönde gerekli tedbirleri almak yöneticilerin görevlerinden biridir.
  • Haber-i vâhid dediğimiz, bir kişinin diğer bir kişiden rivayet ettiği haberle amel etmek câiz ve makbuldür.

      Bana enterasan gelen dokuz yıl önce çekilen bir filmdi. Contagion (Salgın) filmi, yayınlanmasından 9 yıl sonra tekrar dikkatleri üzerine çekiyor. Corona virüsü salgınının tüm dünyaya yayılıyor olması ile gündeme gelen ve dijital platformlarda en çok izlenenler arasına giren bir yapım… Konusu şimdilerde tüm dünyayı tehdit eden Covid-19 virüsü ile benziyor olması, yapıma olan ilgiyi arttırırken, filmde aynı korona virüsü gibi salgının, ilk olarak Çin‘de görülüyor olması ise, dikkatleri üzerine çekiyor. Peki, Contagion filmi konusu nedir? Contagion filmi Corona virüsünü mü anlatıyor? İşte birçok dijital platformlarda ilk sıraya giren filmin konusu…

       Contagion filmi yapım şirketi Warner Bros, filmin corona virüsü ortaya çıkmadan önce kataloglarında 270. sırada bulunduğunu, virüs çıktıktan 3 ay sonra ise şirketin en çok aranan filmleri arasına girdiğini söyledi.  Hava ve solunum yoluyla rahatlıkla geçen ve insanları birkaç gündür içinde öldüren, ölümcül bir virüs salgın şeklinde yayılmaktadır. Dünya çapında uzmanlardan oluşan medikal bir ekip, hem salgına çare bulmaya çalışır hem de insanlarda virüsten daha da hızlı yayılan panik halini kontrol altına almaya çalışırlar. İnsanlar şimdi hem canlarını kurtarmaya çalışırken hem de dağılmanın eşiğine gelen toplumsal hayata tutunma mücadelesi verirler…

Şemsettin ÖZKAN

18.03.2020 KONYA  

KAYNAKLAR

1-islamveihsan.com

2-hsgm.saglik.gov.tr 

3-bbc.com 

4-kuran.diyanet.gov.tr

CORANA GÜNLÜKLERİ” için 2 yorum

  1. Rasülüllah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir toplumda fuhuş yaygınlaşır hatta açıktan yapılır hale gelirse o toplumda daha önce bulunmayan hastalıklar ve taun ortaya çıkar.” (İbn Mace, Sünen, Fiten22)
    Bu hadisle covid 19 virüsü arasında bir bağlantı olabilir mi? Yarasadan insanlara geçtiği söylenen bu virüsün yukarıdaki hadisle bağlantısı ne olabilir acaba?

  2. Yoksa bu hastalık biliniyor da biyolojik silahlar mı ortaya çıkıyor? Wuhan kenti dini yönden nasıl bir kentti? Çinliler orada biyolojik bir laboratuar mı inşa etmişti? sorular sorular…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir