(Toplumsal İlişkiler 95)
ف۪ي بُيُوتٍ اَذِنَ اللّٰهُ اَنْ تُرْفَعَ وَيُذْكَرَ ف۪يهَا اسْمُهُۙ يُسَبِّحُ لَهُ ف۪يهَا بِالْغُدُوِّ وَالْاٰصَالِۙ
“İşte bu nur, Allah’ın maddî ve manevî olarak yükseltilmesine ve içinde adının anılmasına izin verdiği câmilerde ve Kur’an okunan evlerde ışıl ışıl parlamaktadır. Çünkü orada, gece gündüz O’nun sınırsız kudret ve yüceliğini zikredip gündeme getiren yiğitler vardır.” (Nur/36)
Hani şu meşhur sözümüzü herkes bilir: “Gönül ne kahve ister, ne kahvehane, gönül sohbet ister, kahve bahane.” Kahvenin yerine çayı da koyabilirsiniz ama hakiki bir çay olacak. Çünkü kahve ve hakiki çay iki kişilik yani sohbetlik demek istiyorum. Ama sıradan çaylar, çok kişilerin bulunduğu kalabalıklar, kimsenin umurunda olmadığı bir kahvehane, düğün ya da yemek sonrası içilen sıradan çaylar içindir. Yani sohbetsiz ortamlarda…
Öyle zamanlardan geçiyoruz ki, bırakın insanların birbirleriyle şöyle karşılıklı oturup, sıcacık koyu bir sohbete dalmasını, iki bardak demli çay içmesini, bir şehrin kalabalıklığı gibi oldu, ah şu bizim yalnızlıklarımız. Ne bir selam, ne bir kelam? Hele bir de maske, mesafe ve temizlik deyip şu salgın günlerinde hepten ıssızlaştık. Her şeyi uzaktan, sanal, dokunmadan, hissetmeden yapmakla büsbütün koptu insanlar birbirinden. İnsanlığın da bu arada çivisi çıktı beyaa. Bir virüs mü bizi bu hale getirdi? Hayır, daha önceleri bu sohbetsizlik, dijital ve sanayileşen dünyamızda, teknoloji ile gevşeyen insan davranışlarıyla, çoktan başlamıştı bile.
O halde sohbet nedir neden önemlidir? İnsanlar her zaman muhabbet ederek anlaşırlar. Kendilerini iyi hissetmeleri için iyi arkadaşlıklara ve güzel muhabbetlere ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden konuşmak, muhabbet etmek ve insanların birbirleriyle iletişim kurmaları çok önemlidir. İyi bir sohbet için ne yapmalı? Karşındakine değer vermelisin. “Merhaba ben Ahmet!” diyen birine “memnun oldum” şeklinde değil de, “memnun oldum Ahmet” diye ismiyle önce anman iyi olur. Ahmet’e iltifat edeceksin. “Ahmet dünkü sunumun çok güzeldi. Bana iyi bir sunum yapmam için birkaç tüyo verebilir misin?” diyerek sohbeti açmalısın. Etraf hakkında konuşurken karşındakine “hava iyi değil mi?” gibi evet, hayır cevabı verilecek cevaplar yerine “bu güzel havayı nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsun?” şeklinde sohbeti koyulaştıracak pozitif bir dille, samimi, aynı zamanda iyi bir dinleyici ve aktif açık uçlu sorular sorabilmelisin. En önemlisi de benim için karşındakine faydalı olacak Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak bir yaklaşım içinde olmalısın.
Sohbetsiz
bir eğitimle insanın psikolojik sorunlardan kaçınması imkânsız gibi görünüyor. Bilhassa erenlerin sohbetlerini kaçırmamak gerekiyor. Bakınız bizim Yunus Emre, sohbet ruhun gıdası diyor:
Erenlerin sohbeti, ele giresi değil.
Sohbete kavuşanlar, mahrum kalâsı değil.
Gezmek
gerek her yeri, bulmak için, bir eri,
Sarraf
tanır cevheri, herkes bilesi değil.
Bir
pınarın yanına, kapalı testi kona,
Kırk yıl orada dura, kendi dolâsı değil.
Sohbetle
parlar iman, talip kazanır irfan.
İnsanı arif yapan, fesi, hırkası değil.
Önce doğru
iman et, haramdan el etek çek
Ruha gıdadır sohbet, badem helvası değil!
Şimdilerde söyleşi falan diyorlar sohbet için. Söyleşi, konuşarak vakit geçirme gibi bir şey. Halbuki sohbet öyle mi? Sohbet, beraber olmak demektir. İnsanın derece bakımından kendinin üstünde veya altında yahut akranı ile bir araya gelip, Allah Teâlâ’nın ve Peygamber efendimizin beğendiği, hoşnut olduğu şeyleri konuşması demektir.
Modern kentlerdeki toplumsal ilişkileri eleştirirken Cemal Süreya, “aynı şehirde sen varsın, ben varım ama biz yokuz,” der. Gerçi o sevgilisine söylüyor, ama gerçekten de insanlar alt alta, üst üste, ve yan yana yaşıyorlar, bunun tam bir agorafobi, yani açık alan korkusu olduğunu, bilmelerine rağmen. Bireyselleşme toplumsal yaşam biçimi oldu artık. Her gün biraz daha uzaklaşıyoruz birbirimizden, konuşmaktan, sohbet etmekten, hatta yüz yüze gelmekten.
Yukarıda söz konusu edilen ayette de, yine Allah ve elçisini anmak maksadıyla bir araya gelip sohbet edenler anlatılır. Hz. Peygamber (s.a.v) onlar hakkında şöyle buyurmuştur: “Bir topluluk, Allah’ın evlerinden birinde, bir araya gelip Allah’ın kitabını okudukları ve aralarında müzakere ettikleri (ortak akıl ile anlamaya çalıştıkları) sürece, durmadan üzerlerine sekînet (huzur veren melekler veya huzur ve tatmin) iner. Onları rahmet çepeçevre kuşatır ve Allah onları, nezdinde olanların içinde anar.” (Müslim, “Zikir”, 36-37)
Sevgili Peygamberimiz ve ashabının (arkadaşlarının), Hz. Mevlana ile Şemsi Tebriz-i’nin, o doyumsuz sohbetleri, benim için kayda değer, ender sohbetlerdendir. Rahmetli Cahit Zarifoğlu sohbete olan ihtiyacımızı aramızdaki kalın duvarları yıkıp, dostluk köprüleri kurmamız gerektiğini gayet zarif ve naif bir dille şöyle ifade ederdi:
“ Ateşe hakiki bir çay koyalım. Şehri unutanlardan olalım.”
Şemsettin ÖZKAN
17.08.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-dinimizislam.com
Sohbete ve birbirimizi anlamaya o kadar ihtiyaç var ki…