(Toplumsal İlişkiler 1989)

وَلِلّٰهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَاَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ
“Doğu da Allah’ındır, batı da. Müslüman için yeryüzü, bütünüyle mescittir. Dolayısıyla, ibâdete elverişli her yerde ve her durumda, hatta kıble yönünü tayin edemediğinizde bile namazınızı kılabilirsiniz. O hâlde, hangi tarafa yönelirseniz yönelin, Allah’ın yüzü, yani hoşnutluğu ve sevgisi oradadır. Çünkü Allah’ın kudret ve şefkati sınırsızdır ve O, her şeyi en iyi bilendir.” (Bakara/115)
Öyle bir dinin mensubuyuz ki, yeryüzü bize mescit kılınmış. Öyle ibadet etmek için bir yer aramadan da yüce Yaratıcı ile buluşabilirsin. İstediğin yerden O’na dua eder, namaz gibi günlük rutin yapılması gereken ibadetlerini kolayca yapabilirsin. İlla cami, mescit mihrap aramana da gerek yok üstelik. Yeter ki sen Rabbine yönelmeyi iste.
Yedi Güzel Adam’dan Rasim Özdenören; “yeryüzü sana mescit kılınmış olmasına rağmen, sen alnını secdeye yatıracak bir yer bulamıyorsan, o yeryüzünün her milim karesi sana gurbettir” derken onca bu kolaylığa rağmen sen hala Allah’a yönelmekten kaçıyorsan sen gurbettesin arkadaş demeye getiriyor lafı. Sen yaban ellerdesin, sıladan uzaktasın, bir de kendine de yabancısın artık diyor.
İhsan Süreyya Sırma hocamız; “İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence” adlı eserinde, bilinçli kılınan ya da ikame edilen bir namazdan, müşrik toplumun, ya da hakikati inkara kendilerini şartlandırmış olanların, iman etmeyen o güruhun neden rahatsız olduklarını, anlatmaya çalışır:
“Habil-Kabil’le başlayan ve o zamandan beri süregelen Hakk-Batıl mücadelesinin olduğu her yerde, küfür ehli, Müslüman düşmanıdır. Bir Müslüman’ın namazının hiç kimseye zararı olmadığı hâlde, İslam düşmanları, namaz kılanı gördüler mi, çileden çıkarlar, kahrolurlar sanki… Kahroldukları için korkar, korktukları için de kahrolmaya devam ederler. Böyle olduğu içindir ki, mâni olurlar namaz hadisesinin yaygınlaşmasına… Onların ilahlarına değil, Allah’a secde ettiklerinden, korkarlar Müslüman’ın şuurlu secdesinden… Onların ilahlarına saygıyı şirk sayıp “Allahu Ekber (En Büyük sadece Allah’tır.)” diyerek namaza durduğundan kudururlar Müslüman’ı kıyamda gördüklerinde… Namazda, “(Hiç kimseye değil) sadece Allah’a kul oluruz.” nidasını duyduklarında, felç olur beyinleri. Felç olur da; bu aczlerinden dolayı, Müslüman’a işkence yapmaya başlarlar makinalaşmış işkencecileriyle… Gönül rejimleri bile yıkılır, bir Müslüman’ın şuurlandığını gördüklerinde… Onun için istihzaya, karalamaya başlarlar. Bunun mekânı da yoktur. Kâfir Müslüman’ı sevmediğinden, ona yaptıklarından dolayı daima korkar. En modern silahlara sahip olan bugünkü sömürü dünyasının, bağımsızlık mücadelesi veren Müslümanlardan korktukları gibi…”
Zaten Müslüman toplum şu beş vakit namazı adam gibi kılsa inanın İslam düşmanları bir halt yiyemeyecekler. Lakin şuursuz, makine gibi yat kalk namaz kılanları gördükçe içten içe kuduruyorlar ve güçsüz zayıf iradeli Müslümanlara saldırıyorlar. Anlayacağınız o güzel ibadeti de güzel yapmalıyız. Aşkla, şevkle, şuurla ve Allah’ı görüyormuşcasına, ihsan makamında. Kıldığım o namaz beni kötülüklerden alıkoymalı. Koymuyorsa o namaz defoludur, arızalıdır. Problemlidir. Derhal o namazı düzeltmek gerekiyor. Yoksa beden eğitimi hareketi olmaktan öteye gitmez o namaz.
Şemsettin ÖZKAN
06.12.2025 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-1000kitap.com