(Toplumsal İlişkiler 857)
ذَلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ
“Kral’a de ki: Bu soruşturmanın yapılmasını istemem, beni evinde barındıran vezirin şerefine asla leke sürmediğimi, o evde yanımızdayken onun hanımına nasıl yan gözle bakmadıysam,
yokluğunda da kendisine hiçbir zaman ihânet etmediğimi ve Allah’ın, hâinlerin hilesini asla başarıya ulaştırmayacağını
herkesin bilmesi içindir.” (Yusuf/52)
İnsan en çok neye üzülür bu hayatta biliyor musunuz? Hani ağaç baltaya demiş ki; “ben senin beni kestiğine değil, sapının benden olmasına üzülüyorum.” İnsan en çok hayatta yakınından gelen ihanetlere, arkasından vuranlara yanar. Düşmanından gelen taarruzlar vız gelir tırıs gider. Aldırmaz bile. Nihayetinde ondan beklediği de saldırması değil midir?
İnsan ne de olsa, çelme yakınından gelince, düştüğüne yanamıyor, düşürene yandığı kadar. Hz. Mevlana; “iki şey insanı yıkar. Biri dostundan gelen ihanet, diğeri de düşmanından gelen merhamet” derken, dikkatlerimizi aynı şeye çeker: İhanet. Kapının kilidi maalesef içerden kırılmıştır.
Savaş oyunlarında ihanete bolca başvurulur. Kalenin içten fethedilmesi, savaşan tarafların, her zaman başvurduğu yöntemlerin başında gelir. Düşmanı aldatmak, hile yapmak harp ortamlarında caiz görülmüştür. Düşman kuvvetler birbirlerinin içlerine casus, gizli ajan gönderip, rakiplerine üstünlük sağlamak isterler. Bu da savaşların karakterinde vardır.
Lakin toplumsal ilişkilerde, hele hele birbirine çok yakın eş, dost, akraba ve arkadaş münasebetlerinde asla uygun görülmemiş ve tasvip edilmemiştir. Tam aksine düşmandan beter görülmüştür dostun hilesi, ihaneti. Bu yüzden dostlar ihanete asla başvurmamalıdır. Güven bir aynaya benzer. Bir kez çatladı mı o ayna, artık hep çizik gösterecektir.
Şemsettin ÖZKAN
30.10.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com