(Toplumsal İlişkiler 170)
لَا تَحْزَنْ اِنَّ اللّٰهَ مَعَنَاۚ
“…Üzülme! Allah bizimledir…” (Tevbe/40)
İstek yani arzu,kişinin bir şeye karşı duyduğu, yerine gelmesi durumunda mutlu olduğu yönseme. Şunu akıldan çıkarmamak lazım. Yaradılış düzenimiz bizim mutlu olmamızı istiyor. Bize şer gözükenlerde hayır olabilir. İnsanın istediğinin olması güzeldir. İstemek zaten arzudandır, hormonların salındığını gösterir. O istek bir insana geldiyse bu iyidir.
Gelelim ikinci kısmına “Olmazsa BİN Hayır Ara”. İstenilen olmadığı durumda moralini bozma, sistemini çökertme, depresyona bağlama çünkü o an görmediğin ne iyilikler vardır yani bir değil BİN hayır vardır. Ve insan sıralı gördüğü için bunu göremez. Sen görmesen de bunda iyilikler vardır, onu ara diyor.
Yani, dikkat ettiniz mi, sistem sürekli iyi olanı aratıyor. Bu ne demek, algını sürekli iyi olanda tut, onu ara ve bul diyor.
Algın bir olayda iyi olanı bulmak üzerinde olursa, dikkatini vereceğin şeyi çoğaltacağın için iyilikleri zaten bulursun.
İyi ve kötü arasındaki fark, algımız kadardır, nasıl gördüğümüzle ilgilidir her şey ve sen kendini daima olan içindeki iyi yanı görmeye odaklan, hem bir tane değil binlerce hayır iyilik bul. Daha ne olsun, yaratılış sistemimiz insanın mutluluk hormonu üretmesi üzerine kuruludur, bunu görmek ve atlamamak gerekir. Hepimizin kısa düşüş anları olabilir çok doğal ama tekrar toparlanmayı da bilmemiz gerekir. Çünkü Bin hayır öyle şöyle böyle değil gerçekten de vardır.
Hz. Mevlana’ya kulak verirsek mevzu daha iyi anlaşılır; “İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman(cc) ‘Ben kırık kalplerdeyim’ buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; gece gibi kapkaranlık nefsini yak!‘Derdim var’ diyorsun; dert insanı Hakk’a götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun. Sanma ki dert sadece sende var. Şunu bil ki; sendeki derdi nimet sayanlar da var. Umudunu yıkma; Yusuf’u hatırla. Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider. Soru nerede ise cevap oraya verilir. Gemi nerede ise su oradadır. Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da yerden de fışkırmaya başlasın. Dünya malı Allah’ın tebessümüdür ona bak! Ama sarhoş olma…
Lâ tahzen! Irmağa deniz, denize okyanus sığmaz.. ‘Âşık’ olmayana anlatsan da ‘Ben’, ‘Sen’ anlamaz. ‘Hakk’a ulaşmak için yoldur’ desen kimse inanmaz. Gönlünde zerre-i miskal Şems olmayan; Yanmaz, yanamaz… Ayağın kırıldı diye üzülme! Allah senden aldığı ayak yerine belki sana kanat verecek. Kuyu dibinde kaldın diye üzülme! Yusuf kuyudan çıktı da Mısır’a sultan oldu, unutma! İstediğin bir şey; olursa bir hayır, olmazsa bin hayır ara… Geçmiş ve gelecek insana göredir. Yoksa hakikat âlemi birdir. Bu âlem bir rüyadır. Zanna kapılma ey can! Rüyada elin kesilse de korkma, elin yerindedir. Dünya bir rüya ise, başına gelen felaketler de geçicidir. Neden çok üzülürsün ki? Herşey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme: Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir. Bu âlemin, bu kâinatın kitabı sensin: Aç da kendini oku ey can! Kâinatın en uzak köşesi, senin içinde ufak bir nokta… Ama sen bunun farkında bile değilsin. Derdin ne olursa olsun korkma! Yeter ki umudun Allah olsun… Herkes bir şeye güvenirken; Senin güvencen de Allah olsun. Hiçbir günah, Allah’ın yüce merhametinden büyük değildir ama; Sen yine de günah işlememeye bak!
Lâ tahzen! Derdin ne olursa olsun bir abdest al, nefes gibi… Ve bir seccade ser odanın bir köşesine, otur ve ağla, dilersen hiç konuşma… O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma. Dua ederken O’na kırık bir gönülle el kaldır. Çünkü Allah’ın merhamet ve ihsanı, gönlü kırık kişiye doğru uçar. Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu kovmaktır. Allah tozunu alıyor diye, niye kederlenirsin ey can!?
Lâ tahzen! Bir şey olmuyorsa: Ya daha iyisi olacağı için, ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur. Şu uçan kuşlara bak! Ne ekerler, ne biçerler… Onların rızkını düşünen Allah; Seni mi ihmal edecek sanırsın! Yeter ki sen istemeyi bil… Belalar sağanak yağmurlar gibi yağar. Ancak başını ona tutabilenler aşk kaydına geçerler. Belâ yolunda muayyen bir menzildir âşık. Her nereden gam kervanı gelse de.. Aşk derdinde olan kişi; Baş derdinde değildir… Yapılma, yıkılmadadır; Topluluk, dağınıklıkta; Düzeltme, kırılmada; Murat, muratsızlıktadır; Varlık, yoklukta gizlidir… Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması. Ne kötüdür zamanın bir an kadar yakın, bir asır kadar uzak olması. Ve bilir misin? Ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması.. ’Ben’ deyip susması… ’Sen’ deyip ağlamaklı olması… Eğer sen Hak yolunda yürürsen, senin yolunu açar, kolaylaştırırlar. Eğer Hakk’ın varlığında yok olursan, seni gerçek varlığa döndürürler. Benlikten kurtulursan o kadar büyürsün ki âleme sığmazsın. İşte o zaman seni sana, sensiz gösterirler. Sevginin diğer bir adı da sabırdır: Açlığa sabredersin adı ‘oruç’ olur. Acıya sabredersin adı ‘metanet’ olur. İnsanlara sabredersin adı ‘hoşgörü’ olur. Dileğe sabredersin adı ‘dua’ olur. Duygulara sabredersin adı ‘gözyaşı’ olur. Özleme sabredersin adı ‘hasret’ olur. Sevgiye sabredersin adı ‘Aşk’ olur…
Ne istersem ben Mevlâ’dan isterim. Verirse yüceliğidir. Vermezse imtihanımdır… Allah’tan bir şey istersen: Kapı açılır, sen yeterki vurmayı bil!… Ne zaman dersen bilemem ama, açılmaz diye umutsuz olma, yeterki o kapıda durmayı bil!”
Şemsettin ÖZKAN
19.11.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-hurriyet.com.tr (Musa Dede, Mevlana’dan Mevla’ya 17 Aralık 2017 tarihli yazısı)
4-bendenbanablog.com (18 Nisan 2018)