(Toplumsal İlişkiler 1226)
قَالَ رَبِّ اِنّٖي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنّٖي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْباً وَلَمْ اَكُنْ بِدُعَٓائِكَ رَبِّ شَقِياًّ
“Ey Rabb’im!” diye yalvarmıştı, “Doğrusu, ihtiyarlıktan
kemiklerim iyice gevşedi, saçlarıma aklar düştü. Sana duamda, Ya Rab! asla bedbaht olmadım! Ne zaman Sana el açıp yalvardıysam, hep dualarıma icabet ettin, bugüne kadar elimi hiç boş çevirmedin.” (Meryem/4)
İnsan hayatı göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor geçmesine de, en zorlu geçişi ihtiyarlığında o yaşlılığa, kemale erdiğinde yaşıyor. Zira o zaman diliminde sıkıntılar, hastalıklar ve dertler koyulaştıkça da koyulaşıyor.
İbrahim Tenekeci’nin; “yaşlılık ölümün tadını çıkarmak olmalı” sözü, öyle yabana atılacak cinsten değil! Yani yaşlılığınız yine iyi günleriniz sayılır, asıl sorun ölüm anında sekarat-ı mevt halinde çektiğiniz acılardır demeye getiriyor belki de üstad. Bu yüzden yaşlılığa ölümün tadını çıkarmak demek doğru bir cümle.
Lakin ölüm bir Müslüman anlayışında zaten güzeldir. Necip Fazıl; “güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?” dizesi bu anlayışın bir tezahürüdür.
Yine Hz. Mevlana’nın “ben ölünce ah vah etmeyin! Benim yerim ariflerin gönülleridir” cümlesi de aynı minvalde söylenmiş bir sözdür. Sonra Hz. Pir’in ölüm gününü Şeb’i Arus yani ‘düğün gecesi’ ilan etmesini iyi okumak gerekir.
Azrail (a.s) yani ölüm meleğinin şehitlerin, Allah yolunda ölenlerin ve Allah’ın sevgili kullarının canlarını tereyağından kıl alır gibi alması ya da onların bir karınca ısırığı kadar bir acı duyması ölümün güzel insanlara güzel olduğunun işaretidir. Lakin zalimler, ezenler, hak yiyenler, şerliler için durum hiç de öyle kolay değil!
Şemsettin ÖZKAN
04.11.2023 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com