VE HİKAYENİN SONUNDA HERKES TOPRAK SAHİBİ OLUR

(Toplumsal İlişkiler 284)


كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ اِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
“Unutmayın ki, herkes bir gün mutlaka ölümü tadacaktır; sonra da hepiniz hesap vermek üzere Benim huzuruma çıkarılacaksınız.” (Ankebut/57)

Rus edebiyatının ünlü yazarı Lev Nikolayeviç Tolstoy’u bilirsiniz. Savaş ve Barış, Anna Karanina, Hacı Murat ,İnsan Ne İle Yaşar? Gibi eserlere imza atan yazar dünya edebiyatının da önemli bir kilometre taşıdır. İnsan Ne İle Yaşar? Kitabında “İnsana Ne Kadar Toprak Lazım?” adlı hikayesini tekrar tekrar okumaktan her zaman zevk almışımdır. Hikmet doludur.

Bu hikayede hep daha fazla ve daha verimli toprak sahibi olmak isteyen çiftçi Pahom’un yaşadıkları anlatılmaktadır. Pahom sürekli daha fazla kazanmaya ve zengin olmaya çalışan bir çiftçidir.  Bir gün daha verimli topraklara sahip olmak için Başkır’ların yaşadığı topraklara gider. Adeta insanın bütün bir ömrünü ifade eden bir günlük bir yarışa çıkar.

Başkırların reisi, Pahom’a, gözünün gördüğü her yeri bir şartla alabileceğini söyler.  Şartı şudur:  Pahom bir noktadan almak istediği toprağı küçük çukurlar kazarak işaretleyecektir. Ancak akşama kadar istediği genişlikte araziyi kazarak başladığı noktaya gelmek zorundadır.  Yarış sabah güneşin doğuşuyla başlayacak ve batışıyla da bitecektir.  

Pahom güneşin doğuşuyla hoşuna giden merayı büyük bir hızla işaretlemeye başlar.   Yolun yarısı geçmiştir ki güzel bir mera daha görür; “burayı da arazimin içine katarsam iyi olur, verimli bir alan,” der.  Sağa doğru koşu alanını daha da fazla genişletir.  Güneşin batmasına az kalmıştır.  Ayakları yara içindedir, çok yorulmuştur ama ne olursa olsun başladığı yere güneş batmadan yetişmelidir.  Hırs gözünü bürümüştür.  Hızını arttırır, var gücüyle koşar. Alkışlar içinde güneş batmadan başladığı yere yetişir.  O yorgunlukla yığılır kalır.  Uşağı seslenir ama cevap alamaz. Ağzından kan gelmiş ve ölmüştür efendi Pahom. Yarışın başladığı ve bittiği noktaya, hemen olduğu yere gömülür uşağı tarafından.  Ve burada ibret verici o son sözü söyler bize Tolstoy: 

Onun İhtiyaç Duyduğu Üç Arşın Kadar Bir Topraktı.”

Kitap hepimizin yaşamın koşuşturmacasına daldığı bir ortamda, bizi bu psikolojik iklimden kopararak, yaşamın anlam ve amacına ait düşünmeye sevk ediyor.  Yaşamın amacının ne olduğunu, bir kez daha düşünmemize sebep oluyor.  Hayatta yaşamımızın devamını sağlayan araçlar, bazen amaç olabileceğini gösteriyor.  Kitap, gerçek yaşam amacımızı, hayatın güzelliklerini, hırslarımıza kurban etmememiz gerektiğini bizlere hatırlatıyor. Çocuklar için olduğu kadar büyüklerin de heyecan ve ibretle okuyabileceği bir kitap.

Bütün hikayelerin sonunda herkese mutlaka toprak ana bağrını açacaktır. Merak etmeyin, hırsa kapılmayın. Herkes ölümle mutlak karşı karşıya gelecektir. Bu yüzden üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi; “ şu dünyayı fazla ciddiye almayın. Nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksınız.”

Ahmet Arif’in “Vay Kurban” şiirinde ölüm aniden gelir:

Ölüm bu,
Fıkara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kuşluk vakti, ya akşam üstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak.
Bir hastan vardı umutsuz,
Hasreti uykularda,
Hasreti soğuk sularda.
Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda…

Şemsettin ÖZKAN

13.03.2021 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-aileakademisi.org

4-leblebitozu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir