(Toplumsal İlişkiler 384)
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْاٰنِ مَا هُوَ شِفَٓاءٌ وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَۙ وَلَا يَز۪يدُ الظَّالِم۪ينَ اِلَّا خَسَاراً
“Biz Kur’an’ı mü’minlere şifa ve rahmet olarak indiriyoruz. O, zâlimlerin ise ancak ziyânını artırır.” (İsra/82)
Belki klasik bir cümle olacak ama “derdi veren Allah dermanını da verir.” Gerçeğide bu değil mi? Herşey Allah’tan değil mi? Evet O’ndan. Derdi verdiyse çaresini de sunacaktır yüce Rabbim. Asla insan umudunu kaybetmemeli. Çünkü varlıklar aleminde çareler hiç tükenir mi?
Hz. Mevlana diyor ki; “varlık alemi çarelerle doludur. Fakat Allah kapı açmadıkça hiçbir çaren yoktur.” Evet çareler hiç tükenmiyor ama Rabbimiz o mesele için bir kapı açmalı. Onun izni olmadan yaprak kıpırdamaz. O’nun her işi hikmetlidir. İzin verse de, vermese de mutlaka bir sebebi hikmeti vardır.
Önce aramak lazım. Bulanlar ancak arayanlardır. Rabbinden isteyenlerindir. Hareket halinde olanlarındır. O’nun kapısını çalmasını bilenlerindir. Duadan asla feragat etmeyenlerindir. O’nun bir şeye “ol” dedi mi olacağını asla ve kat’a aklından çıkarmayanlarındır. Varlık aleminde çareleri kulunun önüne sürekli Allah’ın çıkardığını, ama esas meselenin sebeplerin işlenmesi gerektiğinin farkına varanlarındır.
Eğer verirse Allah’tan olduğunu, şayet vermezse mutlak yine kulunun hayrına, iyiliğine, güzelliğine Rabbimizin bir başka işte olduğunun bilincine erenlerindir. Hz. Mevlana’nın ifadesiyle; “ben Allah’tan isterim, verirse yüceliğidir. Vermezse imtihanımdır.” Sen yeter ki, iste isteyebildiğin kadar. Hastaysan hastalığının şifasına, dertliysen derdinin devasına, şu, bu, vesaire… Her neyse iste. O kullarının isteğine icabet eden değil mi? Çok mu zor istemek?
Şemsettin ÖZKAN
23.06.2021 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranvemeali.com