SUSAMAK VE SUSMAK… BİRİNDE DİLİN DİĞERİNDE YÜREĞİN KURUR

(Toplumsal İlişkiler 367)


فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْه۪يمِۜ
Tıpkı uzun çöl yolculuğundan gelen susuz devenin içtiği gibi hararetle içecek, içtikçe susayacak ve susadıkça bir daha içeceksiniz!Sonra yine ateşe döneceksiniz ve bu durum, sonsuza dek böyle sürüp gidecek!” (Vakıa/55)

Hz. Mevlana; “susamak ve susmak çok benzerdir; birinde dilin, diğerinde yüreğin kurur” derken susama ve susma eylemlerinin ortak noktasına dikkatlerimizi celbeder:

– Kurumak.” Yani çölleşme, kuraklaşma.

Makinelerin çalışmaması işlememesinden ötürü küflenme tabiri kullanılır. O meşhur atasözümüzde de “işleyen demir ışıldar,” denilir. İnsanın küflenmesi, hantallaşması, kuruması yani birşey yapmaması ya da yapamaması ne kötüdür.

Önce işe susamak nasıl oluyormuş oradan başlayalım. Öncelikle susama mekanizmamız gerçek hidrasyon seviyemizin daima gerisindedir. Yani susadığınızı hissetmenizden önce vücudunuz aslında zaten susuz kalmıştır. Araştırmalar; %1 gibi küçük bir düzeydeki dehidrasyonun (susuzluğun), insanın duygu durumunu, dikkatini, hafızasını ve motor koordinasyonunu olumsuz şekilde etkilediğini ortaya koyuyor. İnsanlara dair veriler sınırlı ve çelişkili ancak görünen o ki; susuzluk beyin doku sıvısında azalmaya sebep oluyor ve böylece de beyin hacmi küçülüyor ve hücre fonksiyonları geçici olarak etkileniyor. Vücudunuzdaki suyu kaybettikçe , 

kanınız daha yoğun (derişik) hale gelir ve bir noktaya ulaştığında da, bu durum böbreklerinizin su tutmasına sebep olur, sonuç ise: idrar atımında azalma görülür. Yoğun bir kan; kardiyovasküler sisteminizin kan basıncınızı korumak amacıyla kalp atış hızınızı artırabilmesini güçleştirir.
Susuz vücudunuz sizi örneğin egzersiz yaptığınızda ya da ısıl gerilme ile karşılaştığınızda bitkin ve yorgun olmaya sürükler. Bu durum da; örneğin; çok hızlı ayağa kalktığınızda, bayılmanıza sebep olabilir. Öte yandan, su yetersizliği; vücudunuzun sıcaklığı düzenlemesini engeller. Bu durum da hipertermiye sebep olabilir vücut sıcaklığının normalin aşırı üzerine çıkması.
Hücresel düzeyde ise, su, kan gibi diğer fonksiyonlar tarafından alındığı için hücrelerde büzülme meydana gelir. Beyin bu durumu hisseder ve susama hissini oluşturur.

Peki ya uzun süre susan insana neler oluyor? Total mutizm (toptan suskunluk, hiç konuşmama) genellikle yetişkinlerde görülür. Selektif mutizmin tersine kişilerin kendilerini sözel olarak ifade ettikleri herhangi bir ortam, kişi veya kişiler yoktur. Bununla kastedilen, total mutist olan kişiler yaşamın her alanında ve ilişkide oldukları hiç kimseyle (tanıdık veya yabancı) konuşmazlar. İletişim, eğer varsa, sadece yazılı olarak yapaılır. Total mutizm belirtildiği gibi çoğunlukla yetişkinlerde görülür ve psikolojik veya psikiyatrik nedenlere bağlıdır.

Hangi Yaş Gruplarında Görülür?

Normalde selektif mutizm ilk olarak anaokulunda kendini gösterir. Ama selektif mutizmin işaretlerini daha önceki dönemlerde görmek mümkündür. Anaokulundan önceki dönemde çocuğun komşu ziyaretlerinde veya oyun parkındaki içine kapanık ve sessiz davranışları çoğunlukla utangaçlık olarak yorumlanır. Bu davranış çocuk doktoruna yapılan ziyaretlerde de kendini gösterir. Burada çocuklar alışılmadık bir sekilde sessiz ve sıkılmadan uzun bir süre oturur ve beklerler. Burada çocuk, doktorun direktiflerini takip etmez, halbuki evde tam tersine bir eğilim içindedir. Hareketlidir, konuşkandır ve yerinde durmaz. Ama anaokulunda belirli bir alışkanlık süresinden sonra (en az bir ay) çocuk günlük aktivitelere katılabilmeli ve diğer çocuklarla veya öğretmeniyle herhangi bir formda diyaloğa geçebilmelidir. Eğer bu gerçekleşmezse genelde anne-babalar öğretmenler tarafından uyarılırlar. Başlangıçta anne-babaların çocuklarının herhangi bir aktiviteye katılmadan sessizce bir köşede oturduğuna inanmaları güçtür.

Mutistik davranışlar, daha doğrusu seçici veya tümden mutizm, yuvada, anaokulunda, ergenlikte veya yetişkin yaşlarda ortaya çıkabilir. Daha sonra ayrıntılı bir şekilde anlatacağımız gibi yetişkin yaşlardaki mutismus çoğunlukla psikiyatrik bozukluklarla bağlantılıdır. Bilinen Nedenleri Nelerdir?

Herhangi bir bozukluğun nedenlerini açık ve net bir şekilde söylemek her zaman kolay değildir. Çünkü basit bir nedenden yola çıkılamaz. Çoğu rahatsızlıklar farklı nedenlerin biribiriyle etkileşimi sonucunda meydana gelirler. Selektif mutizmin ortaya çıkmasında rol oynayabilecek bazı faktörler aşağıda sıralanmıştır. Ama kesinlikle bunlar yalnız başına bu bozukluğun ortaya çıkmasından sorumludur diyemeyiz. Bu faktörler, bazı vakaların ortaya çıkmasında bir rol oynayabilirler ama hepsinde aynı sorumluluğa sahip değillerdir.

  • Göç
  • Ailedeki suskunluk, özellikle annedeki sessiz, içine kapanık ve utangaç yapı
  • Ailedeki psikolojik bozukluklar, öncelikle anne-babadakiler
  • Ailede kaba dayak ve cinsel istismar
  • Ailenin sosyo-ekolojik yapısı
  • Abartılı derecede özenli ve titiz aileler; aşırı kaygılı ve koruyucu anne-baba
  • Ebeveynlerdeki konuşma bozuklukları ve/veya şiveli konuşma
  • Uyarıcılardan noksan dil ve konuşma çevresi, bu yüzdende dışarda zorlayan iletilişimsel taleplerin karşılanamaması
  • Çevereden izole edilme
  • Ağır gelen yaşamsal olaylar, örneğin sevilen bir yakının ölmesi, anneden ayrılık veya özgüveni zedeleyici olaylar
  • Çekingenlik daha doğrusu tutukluk
    Bu iki farklı şekilde gözlenebilir!
    – Olumlu anlamda yabancılara karşı bir çekingenlik
    – Ve reddedilme sonucunda edinilmiş deneyimler ile oluşan tutukluk, korkma veya utangaçlık. Bu durum belirli bir güven ortamı yaratıldıktan sonra bile ortadan kalkmaz.
  • Biyolojik stresörler: yaralanmalar, hastalıklar, Çirkin olduğunu düşünme, gelişim bozuklukları.
  • Susarak yüreğin yanması. Sevgiden sevilmeden uzak dünyada gözlerinin dolması yetmez, bir de yürek yangılarıyla uğraşır insan. ŞemsettinÖZKAN 05.06.2021 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-bilimfili.com (07.02.2016 tarihli Gürkan Akçay, “Susuz Kaldığıımızda Vücudumuzda Neler Oluyor?” yazısından alıntı)

4-selektifmutizm.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.