SIRF KALP KIRMAMAK KENDİME YAKIŞANI YAPMAK İÇİN CEVAP VERMEDİĞİM HERKES KENDİNİ HAKLI ZANNETTİ

(Toplumsal İlişkiler 1346)

مِنَ الَّذٖينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهٖ وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَياًّ بِاَلْسِنَتِهِمْ وَطَعْناً فِي الدّٖينِؕ وَلَوْ اَنَّهُمْ قَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا وَاسْمَعْ وَانْظُرْنَا لَكَانَ خَيْراً لَهُمْ وَاَقْوَمَۙ وَلٰكِنْ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ اِلَّا قَلٖيلاً
“Yahudiler arasında öyle düşük karakterli kimseler var ki, kelimelerle oynayıp anlamlarını çarpıtıyor ve Peygamberin huzurunda konuşurken, güya inancınıza hakaret amacıyla tıpkı sarhoş gibi dillerini eğip bükerek: “Semi’na ve eta’na!: İşittik ve itaat ettik” yerine “Semi’na ve asayna!: İşittik ve isyan ettik!”
 diyorlar.Sen izin vermedikçe konuşamayız!” veya “Asıl sen bizi dinle, çünkü sen dinlenilmeye lâyık değilsin!” anlamına gelebilecek kaypak kelimelerle “Vesma’ ğayra musma’!” diyorlar.
Ve
 hem “Bizi gözet!”, hem de “Hey, bizim çoban!” anlamına gelebilecek şekilde “Râinâ!” diyorlar. Hâlbuki onlar, kelimeleri çarpıtmadan, adam gibi; “İşittik ve itaat ettik!” “Bize kulak ver!” ve “Bizi gözet ve âdil bir hakem ve yönetici olarak aramızda hükmet!” demiş olsalardı, elbette bu, kendileri için en doğru ve en uygun davranış olurdu. Fakat öyle olmadı, çünkü Allah, nankörce davranıp Son Elçiyi inkâr etmeleri yüzünden kalplerini mühürleyerek onları lânetlemiştir, bundan dolayı içlerinden pek azı hariç, iman etmezler.” (Nisa/46)

XVll. yüzyılda literatüre giren suistimal kelimesi, verilen görevi çıkar elde etmek için, kötüye kullanmak anlamına gelir. Bu kelimenin yan anlamı ise yolsuzluk, yapmaktır. Bu söz mecazen sömürmek anlamında da kullanılır. Örneğin: ”İyi niyeti suistimal etmek.” Bu kelimeyle eş anlamlı toplam 3 sözcük bulunmaktadır: 1- Torpil yapmak 2- Kayırma 3- İltimas.

         İnsan birine iyilik yapar yapmasına da, o iyiliği kötüye kullananlar da vardır. Kayırma isteyenleri mi ararsın, bir işi görme konusunda torpil yapılmasını bekleyenleri mi, yapılan iyilikleri kötüye kullananlar başımızı ağrıtmakta pek mahirdirler. 

         Dostoyevski; “sırf kalp kırmamak, kendime yakışanı yapmak için, cevap vermediğim herkes, kendini haklı zannetti” derken bu iyiliği kötüye kullananlara göndermede bulunur. 

         Mesela birine sürekli bir iyilik yapıp da, bu iyiliğe ara verdiğinizde, size sanki sürekli iyilik yapmanız gerekiyormuş vehmine kapılarak, alacaklı gibi davranabilirler, ya da sizi artık eskisi gibi sevmeyebilirler, size eski sempatilerinden bir anda feragat edebilirler.

         Maalesef böyle enteresan tutum ve davranışlar çok. İşin bir başka tarafı da bu insanların, dürüst davrananlar karşısında bir de sanki çok haklılarmış gibi, zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışmaları. Bu tip insanların kendi iç dünyalarındaki düşünce ve duygularında yaşadığı tüm olumsuzlukları, çatışmaları dışarı yansıtması (projection) olarak tanımlanabilir. Yumuşak birini gördüler mi örneğin kendi üzgünlüğünü, karşıdakine yıkarak “çok üzgünsün” diyebilirler.

Şemsettin ÖZKAN

03.03.2024 ANKARA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-hürriyet.com.tr

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.