SEVENLE SEVİLENİ AYRI VARLIKLAR SANIYORDUM MEĞERSE BİRMİŞLER BİRİ İKİ GÖRMÜŞÜM

(Toplumsal İlişkiler 425)


وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُۙ
O çok bağışlayıcıdır; kullarını seven ve sevilmeye lâyık olandır.” (Buruc/14)

Hz. Mevlana ne güzel söyler: “Sevenle sevileni ayrı varlıklar sanıyordum. Meğerse birmişler. Biri iki görmüşüm.” Maalesef insanlık tarihi kronolojik olarak bir incelemeye tabi tutulsa insanların bir olan Allah’a ortak koştuklarını yani boğazlarına kadar şirke saplandığını görürsünüz.

Yüce Yaratan’ın bir rivayetee göre 124.000 Peygamber göndermesinin ardında yatan hikmette de aynı olguya rastlarız; “Biri iki görmek” hastalığı.

İnsanoğlunun bu yanlış görme bozukluğunu yüce Rabbimiz her seferinde bir Peygamber göndererek tedavi etmiş, odak noktasına Tevhidi yerleştirmiştir. Ama o inadına yeniden şaşı görme hastalığına tutulmuştur. Bu böyle devam edegelmiştir. Hala sıkıntılar mevcut. Somut olarak belki eskisi gibi değil ama soyut olarak biri iki görmek elan mevcut.

İnsan bu konuda bile bile lades diyor, yani aldanıyor kanmaya tav olma gibi bir tavır takınıyor. “Gökleri ve yeri kim yarattı?” sorusuna Allah cevabını verirken “bu saçma sapan putlara niye tapınıyorsunuz?” sorusuna ise “bizi Allah’a yakınlaştırsınlar” diye tam bir mankafa cevabı veriyor. Bu birinci şaşı görme hadisesi ve çok önemli.

İkincisine gelince, hayatımızda birileri olur. Sevdiğimiz olur. Sevenimiz olur. Ancak burada da senlik benlik kavgası olunca yine biri iki görme hastalığı karşımıza çıkar. Şaşılık insanın yine hayat tarzı oluverir.

Hani şu Mesnevi’de anlatılan hikayeyi bilmeyeniniz yoktur herhalde. Çünkü bu mevzu ne zaman açılsa bunu hemen örnek veriyorum. Hikaye şöyle;

Bir gün, bir âşık sevgilisinin kapısına giderek, kapısını çaldı. İçerideki sevgilisi: “Kim o?” Âşık: “Kapıyı çalan benim.” Bunun üzerine sevgili, “Git kapımdan, senin içeriye girme zamanın daha gelmemiş. Benim aşk soframda hamlara yer yok” diyerek kapıyı açmadı.

Kişiyi olgunlaştıran, nifaktan kurtaran, ayrılığın verdiği ıstıraptır. Sevgilinin kapısından geri çevrilen âşık, yollara düştü. Tam bir yıl ayrılık acısıyla yandı, sevgili hasreti çekti. Ayrılık acısıyla piştikten sonra, sevgilinin evi etrafında dolaşmaya başladı. Cesaretini topladı. Sevgiliyi incitecek bir söz söylememe özenini göstererek, edeple kapının halkasını vurdu. Sevgili içeriden, “Kapıyı çalan kim?” diye sordu. Âşık, “ey gönlümü almış olan güzel! Kapıdaki sensin” dedi. Sevgili, “mademki sen ben olmuşsun, gir içeri. Gönül evi dardır. İkiliğe ise, yer yoktur” diyerek aşığı evine aldı.

Şemsettin ÖZKAN 06.08.2021 GÜZELYALI KAYNAKLAR 1-kuran.diyanet.gov.tr 2-kuranmeali.com 3-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.