(Toplumsal İlişkiler 1235 )
وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدٖينَةِ امْرَاَتُ الْعَزٖيزِ تُرَاوِدُ فَتٰيهَا عَنْ نَفْسِهٖۚ قَدْ شَغَفَهَا حُباًّؕ اِنَّا لَنَرٰيهَا فٖي ضَلَالٍ مُبٖينٍ
“Şehirde birtakım kadınlar, “Aziz’in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.” (Yusuf/30)
İnsanın yaradılıştan gelen en tabi haliyle, birine ilgi duyduğunda, kalbinin küt küt atması çok doğal değil midir? Yani birtakım fiziksel anatomik hal ve davranışların ortaya çıkması gözlemlenen hareketlerdir.
Sabahattin Ali’nin; “sensin, kalbim değildir böyle göğsüme vuran” sözünü de bu minvalde değerlendirmek gerekir. Evet insanın bu durumlarda kalbinin ritminin artması, yüzünün kızarması gibi değişiklikler görülür görülmesine de, aşık da maşukuna ilgi alaka göstermesinden bunlar oluyor. Bu yüzden söyleyene değil söyletene bakmak gerekmez mi?
“Leyla’nın Pencereleri” adlı şiirimdeki dizelerde de rüzgarın uğultusu pencereye vurmasına rağmen şairin ben vuru- yorum demesi de bunun çok güzel bir örneğidir:
Leyla’nın semtinde
Pencereler sokağa düşercesine
Rüzgâr değil, gece yarıları
Vuran benim pencerene.
Ne zaman baksam resimlere
Geçip gitmiş yıllar öylece
Sağır bana kapılar,
Kör bana pencereler.
Hani derler ya söyleyene değil, söyletene bak diye. Görünüşte ortaya bir şeyler var ama o sözü söyleten kim? Kim şairi o denli acıyı en zarif biçimde, mısralarını ilmek ilmek işle- yerek söyletiyor? Aşıkların maşuklarıyla tamamen özdeşleşme halleri de aynı şey. Züleyha’nın her şeyi Yusuf diye zikretmesi de bunun en güzel örneği.
Şemsettin ÖZKAN
13.11.2023 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com