RABBİN Mİ BÜYÜK, DERDİN Mİ?

(Toplumsal İlişkiler 105)


يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَٓاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki tüm hastalık ve dertlere kesin bir şifa ve müminler için bir yol gösterici ve rahmet kaynağı olan Kur’an gelmiş bulunuyor!” (Yunus/57)

Derdi veren Allah, ama dermanı da veren Allah. Bir zamanlar insanlar maddi yönden çok sıkıntılar çekti. Bu sıkıntılarını şarkılarına da yansıttı: “Derdim var dünyadan büyük,” dediler, ona buna kadere bahane buldular. Hep yanlıştı, hep yanlış.

         Hz. Mevlana, tam bir terapist gibi olaylara yaklaşır ve meseleyi ta özünden yakalar ve çözer: 

“Eğer bir gün çok büyük bir derdin olursa; Rabbine dönüp; ‘Büyük bir derdim var’ deme. Derdine dönüp; ‘Büyük bir Rabbim var,’ de!”

          “Merak etme Rabbin derdinden büyük,” diye de teselli verir. “Bazen bitmek bilmeyen dertler, yağmur olup üstüne yağar” der ve ekler; “ama rengârenk gökkuşağı da yağmurdan sonra çıkar.” Rabbin çıkış yolunu da mutlaka gösterecektir demektir bu. Dertler sanki eve gelip dağıtan, bir misafir çocuğu gibidir. Ama sabredilmeli o çocuğa.  Hz. Mevlana; “Sıkıntılar misafirdir gelir gider. Önemli olan gönderenin hatırına sıkıntılara sabretmektir,” diyerek bize sabrı tavsiye eder.

           Güftesi Kuddisi, bestesi Tevfik Kolaylı’ya ait Hicaz makamında ilahi formatında olan eserde tüm dertlerin şifasının Allah olduğu vurgulanır:

Ey rahmeti bol padişah,
Cürmüm ile geldim sana,
Ben eyledim hadsiz günah,
Cürmüm ile geldim sana.

Sübhan Allah, Rahman Allah,
Tüm dertlere derman Allah,
Ben eyledim hadsiz günah,
Cürmüm ile geldim sana.

     Hz. Mevlana; “İnsan verilene şükretmeyi unuttuğu için Allah’tan alacaklı gibi davranıyor. Çünkü imtihanı hep “verilmeyen” zannediyor.” Derken yine insanın dertler karşısında net bir tavır sergileyememesine hayıflanır ve isteklerinin olmaması durumunda aceleci bir tavır sergileyerek şükrü unutmasını, dilekleri yerine gelmediği için de kendini Allah’tan alacaklı gibi davranmasını yerden yere vuruyor, eleştiriyor. İnsanın nimetlerin artırılmasına neden olan şükrü terk etmesi, Allah’tan alacaklı gibi davranması, neticede sınavının da verilmeyen olarak algılaması insanda dertleri ejderha gibi görmesine neden oluyor. Bu yüzden de Allah’a dönüp; “benim büyük bir derdim var,” diye dert yanıyor.

          Öyle bir çözüm önerir ki Hz. Pir; “Allah her sıkıntının ardından o gönle, tecelli ve teselli ile gelir. Yeter ki seni evde bulsun,” der. Yeter ki sen, Rabbine yönelip; “benim büyük bir derdim var” yerine, dertlerine yönelip; benim büyük bir Rabbim var, erdemine ulaşmış olabilesin. Yani gözünde dertlerini değil, Rabbini büyüt…   

Şemsettin ÖZKAN

27.08.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-ilahidefteri.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.