RABBİM KALBİME DEĞEN SIZILARI İNCE İNCE SÖZ EYLE YÜZÜME DEĞEN GÖZYAŞLARIMA RAHMET EYLE

(Toplumsal İlişkiler 568)


وَيَخِرُّونَ لِلْاَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزٖيدُهُمْ خُشُوعاً
Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar; bu, onların gönüllerindeki saygıyı artırır.” (İsra/109)

Değerli dostlar! Dua konusunu daha önceki yazılarımdan hatırlarsanız, kaleme almış, “dünyanın en güçlü enerjisi dua mı?” demiştim. Dua; insanın tüm içtenliğiyle Rabb’ine yönelmesi, isteklerini ona iletmesi, ondan yardım dilemesi ve ona güvenmesidir. Dua insanın gizemli gücüdür. Bu gizemli güçle Yaradan’a inananlara, istediği mutlaka verilecektir.

Çağları aşan kitap “ benden isteyin cevap vereyim.” (Mü’min/60) “De ki, duanız (istemeniz) olmazsa Rabbim ne diye size değer versin?” (Furkan/77) mesajını verir bizlere. İnsanın yaratıcısıyla iletişim kurmasının en kestirme yolu duadır.

Dua için, eğer eyleme dökülürse, insan diğer yaratıklardan beyin ve düşünce yapısıyla fark yaratır desek doğru demiş oluruz. Kozmik bilinçle dünyaya bakarsak, insanın beyin dalgaları, dünyayı idare eden en üstün bilgisayar donanımlarına, kat be kat fark atar. Yaratıcı dua ile beyin gücünün uyumlu birlikteliğine, nice kapılar açar.

Hz. Mevlana; “Rabbim! Kalbime değen sızıları ince ince söz eyle! Yüzüme değen gözyaşlarıma rahmet eyle!” derken duanın en yüksek düzeyde yapılanına dikkatlerimizi çeker. Yani samimi, içten, yürekten, kalpten, gözyaşıyla ıslanmış olanından ve onun bereketli olanından söz eder. Rabbimizin hoşuna giden kendisine tam bir içtenlikle yönenilmesi ve istenilmesi değil midir?

Hz. Mevlana “gözyaşı neredeyse rahmet oraya iner” der. Fatih’in hocası Akşemsettin; “nerede akarsu varsa oraya yeşillik gelir. Gözyaşı olan yere de rahmet iner” derken, aynı konuya değinir. Her ne kadar gözyaşı sevinçten de dökülürse de, genelde acıdan kaynaklanır.

Bu yüzden olsa gerek, gözyaşı mağdur kabul edilir. Tabanında üzüntü, keder, sıkıntılar vardır. Beynimizin bir köşesinden bu acılara dair sinyal gelir durur. Bizi boğar bu acılar ve ıslak bir imzaya dönüşüverir. Gözlerimizden boşalan yaşlarla hüzünlere garkeder. Hasılı gözyaşı öyle yabana atılacak bir damla değildir. Ayarı ve kıymeti Allah katında çok yüksektir. Ebu Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:

– Adil devlet başkanı,
– Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
– Kalbi mescitlere bağlı Müslüman,
– Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
– Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit,
-Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
– Tenhada Allah’ı anıp göz yaşı döken kişi.”
  (Buhari, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24, Hudüd 19; Müslim, Zekat 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesaî, Kudat 2)

Yedinci sınıfa dikkat ettiniz değil mi? “- Tenhada Allah’ı anıp göz yaşı döken kişi.” 

Gözyaşı döken asla sıradan biri değildir. Acıları yüreğine vurduğundan dilinden dökülen cümleleri de kalbindeki derin yaraları işaret ediyordur. Mazlumdur işte. Ya da tövbekardır belki de. Ama ne olursa olsun bu hali samimiyete yorulur.

Şemsettin ÖZKAN

06.01.2022 KONYAALTI

KAYNAKLAR

1-kuranmeali.com

2-kuranmeali.com

3-suskunduvar.com

4-sorularlaislamiyet.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir