(Toplumsal İlişkiler 229)
وَهُوَ الَّذ۪ي يَتَوَفّٰيكُمْ بِالَّيْلِ وَيَعْلَمُ مَا جَرَحْتُمْ بِالنَّهَارِ ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ ف۪يهِ لِيُقْضٰٓى اَجَلٌ مُسَمًّىۚ ثُمَّ اِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟
“Sizi geceleyin uykuya daldırarak bir anlamda öldüren ve gündüz vakti yapıp ettiğiniz her şeyi bilen O’dur. Sonra da, belirlenmiş olan yaşam süresinin tamamlanması için, sizi her sabah uyandırarak yeniden diriltir. Nihâyet bir gün, bu hayat sona
erecek ve sonunda O’nun huzuruna varacaksınız, işte o
zaman O, yaptığınız her şeyi size bir bir haber verecektir.” (Enam/60)
TRT’nin “Ömür Dediğin” diye bir proğramı var. Haftada bir çıkar. Anadolu’nun muhtelif yerlerinde yaşayan yaşlı insanları bulur onlarla konuşur, onların hayat hikayelerini anlatır. Çok severim bu belgesel tadındaki programı. Hele bir de jeneriğinde yer alan bir müzik var ki bayılırım; “ömür dediğin” diye. Söz ve müziği Zülfü Livaneli’ye ait:
Bir
insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp
gidiyor ömür dediğin
Yolda
kalan da bir yürüyen de bir
Harcanıp
gidiyor ömür dediğin
Yüreğin
ürperir kapı çalınsa
Esmeyen
yelinden hile sezerler
Künyeler
kazınır demir sandıkta
Tükenip
gidiyor ömür dediğin
Dışı
eli yakar içi de seni
Sona
eklenmeli sözün öncesi
Ayrılık
gününün kör dereleri
Bölünüp
gidiyor nehir dediğin
Bir
insan ömrünü neye vermeli
Para
mı onur mu taş diken bir yol
Ağacın
köküne inmek mi yoksa
Savrulup
gidiyor yaprak dediğin
Ömür dediğin ne ki? Bir ezanla başlayıp, bir salayla biten bu dünyadaki masalımızın adı değil midir dostlar? Ömrü daha iyi anlamak için Sadi Şirazi’nin dediği gibi bir dereye inip suyun akışını seyretmek kafidir. Sular akar akar gider. Ömür biter biter gider. Ömrü en iyi yorumlayanlardan biri de sık sık referans aldığım gönüller sultanı Hz. Mevlana’dır.
Hz. Mevlana “Ömrün altın kesesine benzer. Geceyle gündüz de para sayan adamdır. Bilmeden anlamadan sayar durur. Nihayet kese boşalır, ay tutulur,” der. Ömür altın değildir sadece içine konulan altınları barıdıran kesedir. Ömrün geçiciliğine kuvvetli bir vurgu vardır burada. Gece ve gündüzde habire altınları sayan adam gibi habire sayar sayar, sonunda bir de bakmışsın altın kesesi boşalmıştır, ay tutulmuştur. Yani fani insanın dünya serüveni bitmiş, hayata gözlerini yummuş,karanlıklar yoldaşı olmuştur.
Ömür; doğumla ölüm, ya da var oluşla yok oluş arasında geçen süre, yaşama ya da var olma süresine denir. Bize sunulan bu ömür, dünya boyutunda bize biçilen rolün gerçekleşme anıdır. Ancak bu rollerde iyi veya kötüyü oynamak, bize bırakılmıştır. Roller tamamen doğaçlamadır. İnsan bu rollere kendini tamamen kaptırmıştır. Oyunun ne zaman biteceğini kestirmek mümkün değildir. Burada “ÖMÜR OYUNU” sahnelenirken, zamanı iyi kullanmak, Yaratıcı’nın istediğini yapmak, içtenlik ve rolün içinde rol yapmamak önemlidir. Gönlünü ortaya koymalıdır sadece insan. Çünkü Yaratan gönle bakıyor, yoksa insanın boyuna posuna, güzelliğine, çirkinliğine, zenginliğine, fakirliğine, Peygamber soyundan geldiğine falan bakmıyor.
Ayrıca bu konuya derinlemesine nüfuz etmek isteyenler için suskunduvar.com sitemizdeki “Toplumsal İlişkiler 6 Ömür- Zaman (Dereye İnip Ömrün Gidişini Seyretmek)”, “Bir Kelebeğin Ömrü Kadar Hayat”, “Ömür Diyorlar Bu Göz Kırpışa”, yazılarımızı da tavsiye ediyorum. Ömrünüzün bereketli olması dilek ve temennilerimle değerli dostlarım!
Kalın sağlıcakla…
Şemsettin ÖZKAN
18.01.2021 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-turkuseli.com
4-suskunduvar.com
Ömür sermayesini yerli yerinde harcayanlardan olmak temennisi ile… Yüreğine sağlık hocam. Müstefid oldum.