NE KADAR AZ YÜKSEKTEN UÇARSAN DÜŞTÜĞÜN ZAMAN O KADAR AZ İNCİNİRSİN KİBİRİ BIRAK ALÇAK GÖNÜLLÜ OL

(Toplumsal İlişkiler 998)

وَعِبَادُ الرَّحْمٰنِ الَّذٖينَ يَمْشُونَ عَلَى الْاَرْضِ هَوْناً وَاِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَاماً
Rahman’ın (akıllı, hayırlı ve has) kulları (onlardır ki;) gezip dolaştıkları (her) yerde, (münasip ve) mütevazı yürürler. Bilgisiz (ve görgüsüz) kimseler kendilerine sataştıklarında ise onlara: “Selametle (barış ve güvenlik içinde olun)!” derler (ve geçiştirirler, yersiz tartışma ve kapışmalara girişmezler. Ama kutsallarına sataşıldığında gerekli tepkiyi gösterirler).” (Furkan/63)

Şu kibir ve böbürlenme, insanlara tepeden bakma yok mu? Yüce Yaradan’ın en sevmediği davranışlardan biri. İblis’i Cennet’ten eden süfli amel. Gururundan tabiri caizse bir karpuz gibi ortadan çatlatann nahoş hareket.

Hz. Mevlana; “ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin. Kibiri bırak alçak gönüllü ol” derken, bizi adam olmaya, yani Hz. Adem (a.s) gibi davranışlar sergilemeye çağırır. Ne yaptı Adem babamız? O da İblis gibi günah işledi, lakin ondan hemen ayrıştı, işlediği hata ve günahtan, nedamet duyarak, tövbe ederek hemen aşk eri oldu.

Şeytandan insanın tek farkı da bu aşkı değil mi? İblis ne çekiyorsa aşksızlığından çekiyor zaten. Gerçek aşk erleri kibirli olmaz. Hz. Mevlana der ki; “kendini ne kadar büyük görürsen gör, bende sadece gözümün gördüğü kadarsın.” Hz. Pir kibir, üstünlük taslama, böbürlenme, kendini bir halt sanma konusunu çok işler. Bunların içinde en meşhuru eşek sidiğinin üzerindeki saman çöpüne konup kendini denizler fatihi zannetmesi hikayesidir.

Bir sinek, eşek sidiğinin üzerinde gezinen saman çöpünün üstüne kondu.

Sonra bir gemi kaptanı gibi başını yukarı doğru kaldırdı.

Ahmak, adi, süfli ve mütekebbir olanların hâli ve tavrı bu sineğe benzer.  Sinek bir saman çöpünün üzerindedir, saman çöpü bir eşek sidiğinin üzerinde yüzmektedir. Sidik birikintisini okyanus, saman çöpünü gemi zanneden ahmak kendini kaptan gibi görmeye başlar. Bu da yetmez, bir de kafasını gururla yukarı doğru dikip pis hâlini âleme ifşa ve ilân eder. Bu başkaldırışta aslında ne kadar ahmak olduğunun ne kadar rezil bir durumda bulunduğunun ilanı vardır. “Şu benim azametime bakın” diyişinde eblehliği ve ahmaklığı dökülür ortaya.

Sinek :ben bu denizin ve gemiciliğin mektebinde okumuş;

Epey müddet zaman ve emek harcamış adamım” diyordu.

Ahmak sinek aptalca gurur ve böbürlenmesi yetmezmiş gibi işi bir de yalancılığa dökmüştü. Bu yerlere kolay gelmedik, bir sürü emek ve zaman harcadık, ortaya aklımızı ve yüreğimizi koyduk, çalıştık, ilim tahsil ettik de öyle geldik bu mevkilere diyordu.

İşte, dini ve ilmi kendi nefsine uyarak yorumlayan ondan istediği hükümleri çıkarabileceğini düşünen şarlatanlar da böyledir. Kendi cüce aklını, hakikatin kaynağı görür etraflarını aldatmaya cesaret eder sonra düştükleri zelil ve rezil durum umurlarına gelmeksizin palavraya devam ederler. Bunun daha ileri derecesi gülünç duruma düşmüş olmalarına bile aldırmaksızın kibre ve böbürlenmeye devam etmeleridir.

İşte deniz işte gemi işte adam

İşte kaptan, işte görüşü keskin bir kahraman karşınızda.

Allah’ın hoşuna gitmeyen en kötü davranış da bu kibir, kendini beğenmişlik değil midir? Kişi kendini büyük görerek işin başında deşarj olabilir. “Ben neymişim be,” diyebilir ama sonuç maalesef hüsranla sonuçlanacaktır.

Tolstoy der ki; “kibir ve inat önce kişinin kendini mükemmel görmesini sağlar. Sonra da sonunu hazırlar.”

Şemsettin ÖZKAN

20.03.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.