(Toplumsal İlişkiler 1745)
وَاَنْفِقُوا فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ وَلَا تُلْقُوا بِاَيْدٖيكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِ وَاَحْسِنُوا اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَ
“Malınızı ve canınızı Allah yolunda harcayın da, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Çünkü cimrilik eder de, zâlimlere karşı yapılan mücâdeleyi malınızla ve canınızla desteklemezseniz, hem bu dünyada hem de âhirette zillet ve perişanlığa mahkûm olursunuz. Bu yüzden, asla cihâdı terk etmeyin ve hep iyiliklerde bulunun, çünkü Allah, iyilik eden ve başladığı bir iyiliği yarım bırakmayan kimseleri sever.” (Bakara/195)
Oldum olası, yaptığı işi güzel yapanları severim. Hele hele, işine bir de, hile hurda katmadan yapanları, daha da çok severim. Bunun hayatın her aşamasında olmasını isterim. Benim bu anlayışımı, sakın ha, mükemmelliyetçilikle falan karıştırmayın. Ben cılıkla, çilikle uğraşmam.
Leo Tolstoy’un; “mutluluğun sırrı; sevdiğin şeyi yapmakta değil, yaptığın şeyi sevmektedir” sözüyle anlatmaya çalıştığı da, kendi mutluluğun için; “Allah’ını seversen, bir kere de arkadaşım, şu işini severek, doğru yap” değil midir?
Bir şeyi severek yapmaktan verim daha çok alınır. İnsan bir işin içine sevgisini katarsa o şey harikulade olur. Yemek yaparsa mesela o yemek daha leziz olur.
Şermin Yaşar, “Ev Yapımı Sihirli Değnek” adlı eserinde şunları söyler. “Abartılı duygulan seviyoruz. “Yağmasa da gürlemek” diye bir tabir vardır dilimizde, bilirsiniz. İlk bakışta kulağa hoş gibi gelir. Ama biraz düşününce pek de öyle gözükmüyor. Sevgimizi gösterirken örneğin; “senin için ölürüm” diyoruz. Bu gürlemektir işte.
“Senin için çay demlerim, senin için hiç üşenmeden sokaklarda kestaneci arayabilirim, senin için peçeteden çiçek yaparım, senin için bütün gece uykusuz kalabilirim, seni beş dakika görebilmek için bir saat yol giderim, senin için sevdiğin kitapları arar bulurum, senin için tatlı yaparım, sana bir şiir yazarım” diyebilsek gerçekten yağmış oluruz. Değer bilen, zaten o dakika üzerine yağan yağmuru hisseder.
Fakat bunlar küçük mutluluklar, küçük fedakârlıklar, beğenmediğimiz özveriler… İlla birileri gürlesin, “senin için ölürüm, sensiz yaşayamam” desin ve yapamayacaklarını sıralasın istiyoruz. Gönül inanmadığına meylediyor. Bırakalım gürlemek gökyüzünün işi olsun, biz yağmura özenelim.
Başkalarının bize vereceklerinin yanında, kendimize verdiklerimize de bakalım. Pencere buğusuna isim yazmak, yolculuklarda camdan bakmak, yıldızları izlemek, çimenlere uzanmak, karda yürümek, çiçek kurutmak, sevdiklerime sarılmak, kendime hediye almak, çay içmek, fırından yeni çıkmış kurabiyeleri koklamak, sevdiklerimi şaşırtmak, yağmurda ıslanmak, mektup yazmak, şiir okumak, öğlenleri on dakika uyumak, kitapçıda dolaşmak, kulaklıkla müzik dinlemek, şarkı söylemek, defter tutmak, eski fotoğraflara bakmak, temiz çarşafların arasına süzülmek, odamı toplamak, kuşlara ekmek atmak, pencereyi açıp temiz havayı içime çekmek, güneşin batışını izlemek, sevdiklerim için dua etmek, yeni bir şeyler öğrenmek, tarçınlı süt içmek, ıhlamur demlemek, birilerine yardım etmek, çocukluğumu hatırlamak, ormanda yürümek, duşta biraz uzun kalmak, ellerimi kokulu sabunlarla yıkamak, uçan bir kuşu gözden kaybolana kadar izlemek mutlu ediyor beni. Sen de kendi listeni yap. Kalbinde oluşturduğun bu hayali listeye işaretler koy her gün.”
Steve Jobs’un dediği gibi; “harika işler çıkarabilmenin tek yolu, yaptığın işi sevmektir. Böyle severek iş yapmak bize mutluluğun da kapılarını ardına kadar açacaktır.
Şemsettin ÖZKAN
06.04.2025 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-1000kitap.com