(Toplumsal İlişkiler 346)
لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ
“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla ulaşamazsınız. (Allah yolunda) harcadığınız her şeyi Allah, hakkıyla bilir.” (Al-i imran/92)
Ah şu insanoğlunun bencilliği yok mu? Herşeyi evvela kendine yontmasını pek bilir. “Bencillik göze takılmış ayna gibidir, O gözler nereye bakarsa baksın kendinden başkasın görmez” derken Hz. Mevlana, insanın kendinden başkasını düşünmemesini anlatır.
Oscar Wild de “ bencillik; insanın istediği gibi yaşaması demek değil, başkalarına da kendisi gibi yaşamayı önermesidir” derken, bencilliğin baskıcı ve tutucu yönüne dikkatleri çeker.
Burada ince ayarı en güzel Hz. Mevlana vermektedir: “Kimse sana karşı değil, sadece herkes kendinden yana.” Hemen afra tafra yapmaya gerek yok. Alınganlığa da gerek yok. Karşındakinin davranışlarından sana bir tavır aldığını ivedilikle aklına getirmene lüzum yok. Çünkü insan önce kendi çıkarını düşünür. Bencil insanın karakterini en iyi “Bencil Bekir Efendi” hikayesi anlatır:
Padişah Sultan Mahmud zamanında, İstanbul’da bir adam yaşarmış… Ama bu adam öyle bencil, öyle kıskanç, öyle kendisini düşünür bir kişiymiş ki, bu konuda meşhur olmuş. Bencil Bekir Efendi deyince tanımayan yokmuş adamı. Yani anlayacağınız, tam müzmin bir bencillik hastası…
Artık, bir bencillik örneği anlatılacaksa, Bekir Efendi hemen hatırlanır ve:
– Bencil Bekir Efendi gibi, denir olmuş…
Bencil Bekir Efendinin ünü gide gide Padişah’a kadar varmış. Padişah da merak etmiş; adı bencile çıkan adamı görmek istemiş. Bekir Efendi’ye, padişahın geleceği haber verilmiş. Sevinmiş tabii ve hemen elinden geldiğince hazırlıklar yapmış.
Padişah gelmiş… Hem Bekir Efendinin terbiyesini hem de hazırlıklarını beğenmiş. Güzel sohbetler olmuş ve kalkıp gideceği zaman yaklaşmış. Ama hep düşünüyormuş, niçin “Bencil” adını takmışlar bu adama… Halbuki ne kadar da iyi biri, diye… Padişah onu denemek istemiş ve âdet olduğu üzere demiş ki:
– Bekir Efendi, sağ olasın, seni sevdim. Şimdi dile benden ne dilersen… Köşk mü, para mı, at mı, araba mı?… Ne istersen yapacağım. Lâkin bir şartım var. İstediğin şeyi sana mutlaka vereceğim, ancak, bu yan tarafta oturan komşuna senin istediğinin iki katını vereceğim.
Bekir efendi, buruk bir sevinç içinde düşünmüş, taşınmış, kaşınmış ve bir türlü depreşen bencilliğinden kurtulamamış. Komşusunun daha büyük bir zarara uğraması için kendisi bir felaketi göze alarak demiş ki:
– Padişahım, benim bir gözümü çıkarttır!…
Böylece komşusunun iki gözünün çıkartılması için, tek gözünü feda etmeye razı olmuş. “İşte böyle. Bencillik insana, ayağına kadar gelmiş, bir büyük kısmeti bile teptirebiliyor. Çünkü, böyle müzmin bir bencillik, içinde kıskançlığı, çekememezliği, kini, sevgisizliği, saygısızlığı da barındırıyor. Bu kötü huya yakalanmamak için, sevgi, saygı, kardeşlik, fedakârlık gibi güzel duyguları içimizde yeşertmek gerekir. Yoksa, Allah korusun, yeni Bencil Bekir Efendiler yetişir sizlerden de…”
İyi bayramlar…
Şemsettin ÖZKAN
13.05.2021 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-secmehikayeler.com