KALABALIKLAR HER ZAMAN TEHLİKELİDİR İÇİNDE RUHLARINI UCUZA SATAN  ALÇAKLAR BARINDIRIR

(Toplumsal İlişkiler 1708)

سَاَصْرِفُ عَنْ اٰيَاتِيَ الَّذٖينَ يَتَكَبَّرُونَ فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَاِنْ يَرَوْا كُلَّ اٰيَةٍ لَا يُؤْمِنُوا بِهَا وَاِنْ يَرَوْا سَبٖيلَ الرُّشْدِ لَا يَتَّخِذُوهُ سَبٖيلاً وَاِنْ يَرَوْا سَبٖيلَ الْغَيِّ يَتَّخِذُوهُ سَبٖيلاً ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَكَانُوا عَنْهَا غَافِلٖينَ 

“Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri, kalplerini kör ederekayetlerimden uzaklaştıracağım. Çünkü onlar, hakîkati ortaya koyan bütün mûcizeleri görseler, yine de inanmazlar. Doğru yolu görseler, onu izlenecek yol olarak benimsemezler fakat azgınlık yolunu görünce, onu derhâl kendilerine yol edinirler. Bütün bunlar da, ayetlerimizi yalan saymalarından ve onları göz ardı etmelerinden ileri gelmektedir.” (Araf/146)

Kitle psikolojisinden oldum olası irkilirim. Çünkü provakasyonlara açıktır kalabalıklar. Kalabalıkların içinde sıradan bir insanla bir profesör aynileşebilirler. Bir anda rakip oyunculara ikisi de sövmeye kalkarlarsa şaşırmayın. 

            Victor Hugo; “kalabalıklar her zaman tehlikelidir. İçinde ruhlarını ucuza satan alçaklar barındırır” derken vurgulamak istediği de bu zaten. Kalabalıklara dikkat etmek lazım. Her an herşey olabilir. İyiye de evrilebilir kötüye de.

             İnsan genellikle hayata karşı kalabalık caddelerin çıkmaz sokaklarına sıkışmış yalnız kediler gibidir. Düşündükleriyle vardır gel velakin maalesef düşündükleri de, çoğu zaman yaşayamadıklarından ibarettir. Kalabalıklar insanı bozar. Hele hele ahir zaman insanlarının kalabalıklığı, insanı hepten bozar.                                                                                                           

            Öyle bir zamana geldik ki, hayvanlar insan sevgisinin önüne geçti. Öyle ki günümüz insanı, bir garip insanı alıp barındırmak yerine, bir köpeği, ya da bir başka hayvanı barındırır hale geldi.

            Friedrich Nietzsche; “nasıl bir devir ki, bu insanlar arasında olmak, hayvanlar arasında olmaktan daha tehlikeli” derken, çağın insanın evrileceği bu son durumu, çok önceden öngörmesi ilginç değil mi?                                                                               

           Henry Thomas Buckle; “suçu toplum hazırlar, suçlu işler.” der. Kalabalıklar suçun hazırlandığı yerlerdir. Görülen o ki, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sında da, St. Petersburg’da insanlar fakirdir ve sosyal dengesizlik had safhadadır. Hele ki Sonya’nın durumu (ailesi için fahişelik yapmak zorunda kalması) Raskolnikov’un bizzat müşahede ettiği bir olaydır.  

Binlerce, yüzbinlerce insan açlık sınırında yaşamaktadır. Cana kıyma, zina, yalan söyleme gibi büyük günahlar artmış, insanların can, mal ve namus güvenliği azalmış, haliyle kolay kazanmak için hırsızlık, kumar, faiz gibi suçlar çoğalmıştır. Hatta cinayeti işlemeden önceki gün, bir meyhanede iki adamın tefeci kocakarı ile ilgili (onu öldürüp parasını almak üzerine) konuşmaları Raskolnikov’u cinayete hazırlayan etkenler olarak düşünülebilir. Yalnız bir nokta var ki, Raskolnikov’un bu cinayeti işleme fikri çok önceden beri zihninde mevcuttur ve Marmeladov, Sonya gibi insanlar hayatına sonraki aşamada karşısına çıkmıştır. Bir başka ifadeyle çevre faktörü, Raskolnikov’un işlediği cinayette arka sıralarda yer almakta, belki de sadece tahrik unsuru olarak yer almaktadır. 

        Durum böyle olunca ruhunu ucuza satan alçaklar, kitleler içinde, kalabalıkları kötüye kanalize edecek rahat ortamı, çok kolay tabiri caizse, koynunda buluyor. 

        Bu ortam öyle bir ortam ki, evet bugün Firavun yok, ama bu düzende, sıradan insanların bile firavunlaşmasına müsait bir sistemin kıskacı vardır.

Şemsettin ÖZKAN
28.02.2025 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com
5-hukukpolitik.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir