İNSANLARI İYİ TANIYIN HER İNSANI FENA BİLİP KÖTÜLEMEYİN HER İNSANI DA İYİ BİLİP ÖVMEYİN

(Toplumsal İlişkiler 966)

وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهٖ عِلْمٌؕ اِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤٰادَ كُلُّ اُو۬لٰٓئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُ۫لاً
Hakkında (gerekli ve yeterli) bilgin olmayan şeyin (aslını astarını bilmediğin mesele ve hadiselerin) ardına düşme (tartışmaya girme); çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan (her yaptığından) sorumludur, (cahilce iddia ve ithamlardan dolayı suçludur.)” (İsra/36)

Aslında insanları tanımak öyle kolay bir iş değil. Hemen birini övmeye ya da yermeye kalkmayın. Yanlış yaparsınız. Çünkü insanı tanımak bir sanattır, maharettir ve ilimdir.

Hz. Mevlana; “insanları iyi tanıyın her insanı fena bilip kötülemeyin her insanı da iyi bilip övmeyin” derken, anlatmaya, vurgulamaya çalıştığı da bu zorluktur zaten. Böyle tanımanın zor olduğu bir varlığı da, öyle uluorta övmek veya yermek yanlış olsa gerek. Yerdiğin bir kişiyle bir gün çok iyi bir arkadaş olacağını hiç hayal edebiliyor musun? Etmiyorsan hayal et!

Sevgi, övgüyü celp eder. Yapılan bir medih, ölçülü olmazsa, övülen şahıs üzerinde menfi bir tesir icra eder. Aşırı övgü, muhatabının üzerinde bazan kibre, bazan da riya ve gösteriş hevesine sebep olur. Övülmeye alışmış olan kimseler, kendilerinin medh edilmelerini arzu ederler ve halkın arasında kendisini vicâhen medh edenleri mükafatlandırarak maksatlarını açığa koymuş olurlar. Bu işi sanat haline getiren “meddah”, elde edeceği mükafatı artırmak için, muhatabının hoşlanacağı lafları söyleyerek gününü gün etme yolunu tutar.

Bir kimseyi kendisinde mevcut haslet ve üstünlükler ile öven kimsenin sözü doğru olsa bile yaptığı hareket doğru değildir. Zira muhatabında gizli bulunan “kendini beğenme” 

hastalığını açığa çıkarmış olur. Neticede, yıllar boyu yaptığı ibadetlerin ve hayırlı işlerin sevap harmanlarını “riya” ateşi ile yaktırmış olur.

Ashabtan biri, Allah Resûlünün (s.a.v.) huzurunda bulunan bir şahsi, yaptığı bir hayır sebebiyle övmüştü. Hak ve hakikat istikametine ışık tutan Peygamber (s.a.v);

“Yazık sana! (Sanki) sen, arkadaşının boynunu kestin.” (Müslim, 8/227) buyurdu.

İslâmî ölçülere riayetkâr olan bir mü’min, din kardeşlerinden bir şahsı muhakkak övmek isterse ve dile getireceği şeyler onda mevcut ise, sözlerini onun bulunmadığı bir mecliste ifade etmelidir. Huzurunda bulunan bir şahsi övmek isterse “Onun şöyle şöyle olduğunu zannediyorum. Hiçbir kimseyi Allaha karşı temize çıkarmaya çalışmıyorum.” (İbn Mâce, 2/1232)  demelidir. Bir adamı medh eden ve övgüsünde aşırı laflar sarf eden kimsenin söylediklerini Resûl-i Ekrem (s.a.v.) işitmişti. Bunun üzerine;

“Andolsun ki siz onu (kibre sevk ederek) helâk ettiniz veya bu adamı sırtından bıçakladınız.” (Müslim, VIII/228) buyurdu.

Şemsettin ÖZKAN

16.02.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-sorularlaislamiyet.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.