(Toplumsal ilişkiler 844)
فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ
“Öyleyse, bir işi bitirdiğin zaman derhal başka bir işe giriş. İş bitti diye rahata düşüp kalma; bir görevi bitirir bitirmez, biraz dinlendikten sonra bir başkasına yönel! İşte ancak bu şekilde zorluklar kolaylığa, sıkıntılar rahmete dönüşür. Fakat bunu yaparken, Rabb’inle gönül bağını bir an olsun koparma:” (İnşirah/7)
Çok güzel bir terapi cümlesi var bilmiyorum sizin de kulağınızı çınlattı mı o söz? Şöyle deniyordu: “Geçmiş için ağlama! GEÇTİ. Gelecek için endişelenme! HENÜZ GELMEDİ. Şu anı yaşa ve onu güzelleştir. UNUTMA arkandakini bırakana kadar önündekine ulaşamazsın.” İnsana moral aşılayan bir yaklaşım tarzı bu.
İnsan önüne çıkana engel dememeli, derse şayet takılıp düşeceğini de bilmelidir. Önüne çıkanı basamak olarak görürse çıkıp yükseleceğini aklından çıkarmamalıdır. Geçmişe takılıp kalmamalıdır. Takıntı (obsesyon) her zaman bizim için sıkıntı. Bir an evvel bulunulan durumu kabullenip, oyuncu olmaktan çıkıp yönetmen koltuğuna geçmeli, zihnen sorumluluk almayı kendine ilke edinmelidir.
Dün dünle birlikte gitti, bugün yeni şeyler yapmak gerekiyor. Devamlı mazide yaşamak hastalıklı bir durumdur. Böyle geçmişte yaşayanların hayatları bazen halüsinasyonlar veya parapsikolojik hallerle geçip gitmektedir. Geçmişi unutmamak gerek yanlız hatalardan ders çıkarmak için, ilerisi için güzel bir rota çizmek için. Takıntı yapmak, stres yapmak demektir geçmişle yaşamak, diri diri toprağa girmektir.
Kimileri de geleceğe takmışlardır. Ne olacak şimdi? Nasıl olacak? Şimdi bunların hali on sene sonra nasıl olacak acaba? Yahu kardeşim gelecek henüz gelmedi daha. On sene var. Kafaya takma, gün doğmadan bile neler doğuyor neler. Bakalım
üçbin altıyüz elli gün (10*365) sonra neler olacak neler.
Anı yaşamayı öğrenip güzelleştirmeye bakmalıyız şimdiki zamanı. Unutmamalı ki, önümüzdekine ulaşabilmek için, arkamızdakini bırakmamız gerekiyor.
Şemsettin ÖZKAN
17.10.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com