EY YAR EZAN GİBİ ÇAĞIR BENİ ÇÜNKÜ NAMAZ GİBİ ÖZLÜYORUM SENİ

(Toplumsal İlişkiler 309)


يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا نُودِيَ لِلصَّلٰوةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا اِلٰى ذِكْرِ اللّٰهِ وَذَرُوا الْبَيْعَۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Ey iman edenler! Cuma günü ezan okunup namaza çağrıldığınız zaman, derhal işinizi gücünüzü bırakıp Allah’ı anmaya gelin! Eğer bilirseniz, bu sizin için her türlü dünyevî kazançtan daha iyidir.” (Cuma/9)

Ezan gibi çağırmak ve namaz gibi özlemek nasıl bir duygu acaba? En iyi tam bir konsantrasyonla ezanı bekleyip namazı ikame edenler bilir. Her namaz kılan da öyle tam bir namaz kılmaz aslında. Sadece birtakım beden eğitimi hareketleri yapar o kadar. Belki yoga yapanlar bile böylelerine “bu ne biçim hareket böyle?” diye tepki de gösterebilirler.

Hz. Pirin; “ey yar ezan gibi çağır beni. Çünkü namaz gibi özlüyorum seni.” cümlesindeki şu güzelliğe bir bakın. Ezan tüm zamanlara ve mekanlara çağlarüstü mesajını hergün beş vakit haykırıyor: “Tanıklık ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Tanıklık ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v) O’nun elçisidir.”

Ey yar uzatma şu ayrılığın kalbimde açtığı derin yarayı kapatmak için her beş vakit gibi beni çağır. Bu çağrına tıpkı ezan gibi icabet etmek boynumun borcudur. Ezanın sonu namaz kılmaksa, senin çağrılarının sonu da benim sana koşarak gelmemdir. Çünkü seni ezanın namazı özlediği gibi ben de seni çok özlüyorum.

Yukarıda geçen “Ey iman edenler! Cuma günü ezan okunup namaza çağrıldığınız zaman, derhal işinizi gücünüzü bırakıp Allah’ı anmaya gelin! Eğer bilirseniz, bu sizin için her türlü dünyevî kazançtan daha iyidir.” cuma ayetinde;

namaz ibadetinin insanı trans halinde bir başka boyuta götürdüğünü de anlıyoruz. O saatte cuma ezanına icabet edip namaza gitmek dünyevi kazançlardan çok çok daha üstün olduğuna vurgu yapılıyor. Hemem hemen duymayanın kalmadığı bir hadiste;

(2137)- Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Bana, (dünyanızdan) koku ve kadın sevdirildi. Gözümün nuru ise namazda kılındı.” (Nesâî, İşretu’n-Nisâ 1, (7, 61).)

Dini emirlerin en hayırlısı namazdır. O halde ikisinin beraber zikri pek münasip düşmüştür. “Gözümün nuru namazda kılındı.” ifadesi namazın şanını yücelten bir ifadedir. Namazın dünyevî şeylerden biri olarak ifade edilmiş olmasını Gazâlî şöyle açıklar:

“His ve müşahedeye giren her şey şehadet ve müşahede âlemindendir, dolayısiyle dünyadan sayılır. Namazın secde ve rükûsunda organların hareketiyle hissedilen telezzüz dünyevi bir his olduğu için namazı dünyaya izafe etmiştir. Kul bazan ibadetiyle öylesine ünsiyet eder ve ondan öyle lezzet duyar ki, ibadet etmesine engel olunması ona en büyük cezalardan biri olur. Nitekim bazı âbidler şöyle dua etmişlerdir: “Ben ölümden korkmazdım, ne var ki benimle gece namazlarımın arasına girmektedir.”

İnsana göz aydınlığını sunan namaz ibadetidir. İnsanın psikolojisini iyileştiren, insanı hafifleten, kötülüğün kapılarını kapatıp iyilik kapılarını açan namazdır. Namaz yüce Yaratıcı ile hiçbir zaman irtibatı koparmamaktır. Her daim iç ve dış temizliği yapmaktır namaz.

Bu yüzden olsa gerek Hz. Mevlana yüce Rabbine o kadar güzel yalvarıyor ki; “ey yar ezan gibi çağır beni. Çünkü namaz gibi özlüyorum seni.”

Şemsettin ÖZKAN

06.04.2021 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-sorularlaislamiyet.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.