EN UZUN YOLDUR İNSANIN İÇİ

(Toplumsal İlişkiler 99)


قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلٰى شَاكِلَتِه۪ۜ فَرَبُّكُمْ اَعْلَمُ بِمَنْ هُوَ اَهْدٰى سَب۪يلاً۟
“Kur’an’ın yol göstericiliği olmaksızın, mutluluğa ulaşabileceklerini sanan gâfillere,
 de ki: “Herkes 
kendi içinden gelen eğilimlere, alışkanlıklara, ruh hâline göre bir yol çizer ve bunun en doğru yol olduğunu iddia eder; böylece her toplum, farklı bir inanç, ahlâk anlayışı ve dünya görüşü benimseyerek bu inanç doğrultusunda davranışlar geliştirir.
Kendi mizacına uygun tarzda, hareket eder. Fakat
 herkes kendi mizacına uygun gelen yolu tutmakla, insanlığı kurtuluşa iletecek doğru yolu tutmuş sayılamaz. Çünkü içinizden,
 kimlerin doğru yolu izlediğini en iyi bilen 
ve hangi yolun izlenmesi gerektiğine karar veren
 Rabbinizdir.” 
Ve bu yolu, Kur’an vasıtasıyla size bildirmiştir.
” (İsra/84)

Hz. Mevlana Mesnevi adlı eserinin 1753-1759. Beyitlerinde; “ben herkese bir huy, herkese bir çeşit ıstılah verdim. Ona medh (övme) olan bir söz, sana zemdir (kötülemedir.) Ona göre baldır, sana göre zehir. Biz temizden de münezzehiz, pisten de. Ağırlıktan da arıyız, çeviklik ve titizlikten de. Kullara ibadet edin diye emrettimse bir kar, bir fayda elde edeyim diye değil, kullara ihsanlarda bulunayım diye… Onların beni tesbih etmeleriyle münezzeh mukaddes olmam. Bu tesbih incilerini saymakla kendileri temizlenirler. Biz dile, söze bakmayız, gönle hale bakarız.”

Hz. Pirin insan psikolojisinin en derinlerine nüfuz eden şu sözünü çok severim: “Kardeşim sen düşünceden ibaretsin. Geriye kalanın et ve kemiksin. Gül düşünür gülistan olursun, diken düşünür dikenlik olursun.” Cahit Zarifoğlu da insanın kendi içinde apayrı bir dünya olduğunu şu muhteşem sözüyle anlatır bize; “ en uzun yoldur insanın içi.”

Bu yüzden olsa gerek, herkesin aynı olmayacağını anlatmak için; “beş parmağın beşi de bir değildir,” örneği sıkça verilir, bir de sanki anlaşılmamış gibi, ellerini gösterirler. Doğrudur herkes bir değildir, bir yerde herkes aynı düşünüyorsa orada kimse düşünmüyor demektir.

Gönüller sultanı Hz. Mevlana “atları yanlış nallıyorlar, baştaki insana “sultan” diyorlar, halbuki o ihtiraslarının esiri, sultan başa gelen değildir. Sultan herkesten, her şeyden daha insan anlamına geliyor,” diyor. Yani dünyanın sultanlarına değil, gönüller sultanlarına bu ifadenin kullanılmasının daha doğru olacağını söylüyor. Ama en uzun yol insanın içi. Kimi öyle diyor, kimi böyle.

Hz. Mevlana’ya biri; “âşıklık nedir?” diyor. Cevap; “benim gibi olduğun zaman anlarsın, oluyor. Hz. Mevlana’nın oğlu zamanın müftüsüne söylüyor: “Babam diyor ki, rebap sesi çalındığında bende vecd hasıl oluyor, cennet kapısının sesi de ondan,” deyince müftü; “ o vecdi biz hiç hissetmiyoruz, niye bize olmuyor pekala?” deyince Hz. Mevlana’dan şu muhteşem cevabı alıyor: “Siz cennet kapılarının kapandığı zamana rastlıyorsunuz da ondan.”

En uzun yoldur insanın içi, git git bitmez. Biri bir şey der, bir diğeri daha farklı bir şey söyler, halbuki baktıkları şeyler, zamanlar ve yerler aynıdır. Thelma Thomson der ki; “iki adam hapishane parmaklıklarından dışarı baktılar. Bir tanesi çamuru gördü, öteki ise yıldızları.”

İnsanın içine en uzun yolculuk yaptığı insanların başında deliler gelir. İki deli oturuyormuş, birisi aniden ayağa kalkmış ve yürümeye başlamış. Oturan deli sormuş:– Nereye?– Seni aramaya.– İyi… Çabuk gel, ben seni burada bekliyorum…

Bir zamanlar çok anlatırlardı büyüklerimiz. Trafik polislerinin gereksiz yere durdurup, bin bir dereden su getirip para istediklerini. İşte bu fıkra o türden bir insan manzarasına örnek teşkil ediyor. Bu adamın rüşveti istemek için, içinde ince uzun yaptığı nahoş yolculuğa bir bakar mısınız? Nereden nereye getiriyor olayı. Rüşvet almaya alışmış olan bir trafik polisi cebi harçlıksız kalınca bir araba durdurup olmadık şeyler sorarak biraz yolunu bulmak ister. Yolunda normal hızla giden bir arabayı durdurarak ehliyet ruhsat lütfen der, şoför uzatır. Polis yangın söndürücü var mı der, şoför gösterir, ilk yardım çantası diye sorar polis şoför hemen çıkartır. Polis kızmaya başlamıştır. Zincir var mı der var efendim der şoför, takoz? Var efendim, çekme halatı? Var efendim. Artık polis dayanamaz ve bağırır, ulan çiftetelli kaseti var mı, şoför gülümseyerek var efendim der. Polis bakar ki böyle olmayacak tak kaseti der. Şoför takınca başlar polis oynamaya, şoför gülerek ne yapıyorsunuz efendim der. Polis eşek değilsin ya takarsın bi ellilik herhalde der.

Son sözümüzü Hz. Mevlana’nın insan psikolojisine dair şu muhteşem sözüyle noktalayalım:

İnsanı gördüklerinden ibaret sayma, göremediklerinde ara. İçidir hakikatin resmi, dışı sadece bir manzara.”

Şemsettin ÖZKAN

21.08.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-Şemsettin Özkan, İnsanı Tanıma Sanatı (Kur’an ve Sünnete Göre) basılmamış

4-fıkraoku.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.