DİLEK KUYUSU MUAMELESİ GÖRÜYOR GARİBAN YÜREĞİM BİR LİRA ATAN BİN LİRALIK ŞEY İSTİYOR ONDAN

(Toplumsal İlişkiler 948)

وَاِذَا مَسَّ النَّاسَ ضُرٌّ دَعَوْا رَبَّهُمْ مُنٖيبٖينَ اِلَيْهِ ثُمَّ اِذَٓا اَذَاقَهُمْ مِنْهُ رَحْمَةً اِذَا فَرٖيقٌ مِنْهُمْ بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَۙ
İnsanlara bir zarar ve sıkıntı dokunduğu zaman, “gönülden samimi bağlılar” olarak, Rablerine dua edip (yalvarmaktadırlar); sonra (Allah) Kendinden onlara bir rahmet tattırınca (bakarsın ki) onlardan bir fırka hemen (yine sapıtıp) Rablerine şirk koşmaktadırlar.” (Rum/33)

Namık Kemal; “insan kalbinin garip bir özelliği de sevilmeyi sevmeden üstün tutmasıdır” derken, insanoğlunun çıkarcı yönünü ön plana çıkarır. Az bir yatırımla, çok kazanç elde etmenin peşinde olduğuna dikkatlerimizi celbeder.

Ulaş Can diyor ki; “dilek kuyusu muamelesi görüyor gariban yüreğim. Bir lira atan, bin liralık şey istiyor ondan.” Çok haklı, yaptığından çok şey istiyor insan. Değer biçmeyi genelde öğrenciler çok yaparlar. Öğretmenlerinin kendileri için takdir ettiği notu yüksek not alanlarla karşılaştırarak; “ondan daha iyi olmama rağmen bana düşük not vermiş” derler. Halbuki ondan daha iyi değildir. Olsa ondan daha iyi not alacaktı. Öğretmen sonuçta elindeki cevap anahtarına göre değerlendirmiştir.

Maalesef insan çiğ süt emmiştir, bu yüzden böyle hal ve davranışlara düşebiliyor. Lakin insaf, diye bir şey var değil mi? Zorda kalınca, hastalanınca ta gönülden Allah’a dua eder, fakat o sıkıntılardan çıkınca kibirlenerek; “kendim kurtuldum, zekam sayesinde” gibi laflarla Allah’a şirk koşar. İşte insan bu.

Sizi defalarca üzen birine; “neden beni üzüyorsun?” diye sormayın artık. Kendinize sorun bir de; “ben buna hâlâ nasıl izin verebiliyorum?” Hz. Mevlana’nın; “ey can!Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme! Ya onu kaybedersin, ya da kendini mahvedersin” demekle, vurguladığı aslında insanların gereğinden fazla değer atfetmekle, birbirlerine zarar verdiğidir.

Şemsettin ÖZKAN

29.01.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir