DİLDEŞİNDEN AYRI DÜŞEN YÜZ TÜRLÜ NAĞMESİ BİLE OLSA DİLSİZDİR GÜL SOLUP DA MEVSİM GEÇİNCE BÜLBÜLDEN NAĞME DUYAMAZSIN

(Toplumsal İlişkiler 916)

اِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَاماًؕ قَالَ سَلَامٌۚ قَوْمٌ مُنْكَرُونَ
Hani onlar, İbrahim’in yanına varmışlar ve “Selâm olsun sana!” demişlerdi. O da “Size de selâm olsun.” demiş, “Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler” (diye düşünmüştü).” (Zariyat/25)

Hz. Mevlana; “dildeşinden ayrı düşen yüz türlü nağmesi bile olsa dilsizdir. Gül solup da mevsim geçince bülbülden nağme duyamazsın” derken insanın anlaşılma sorununa değinir aslında. Gerçekten de insanın anlaşılamama gibi bir sıkıntısı vardır. En büyük yalnızlık da budur zaten.

Anlatacak onca şeyi olmasına rağmen insanoğlu anlaşılamayacağı korkusundan ötürü susmayı tercih ediyor. Anlaşılmazlığın en önemli müsebbibi sevgi yoksunluğudur. İnsan severek ancak muhatabını anlayabilir, okuyarak da ancak bir şeyi öğrenebilir. Anlaşılmanın önünde dağ gibi duran engelleri araştırdığımızda; kin, nefret, intikam duygularını yani sevgisizliği rahatlıkla görebiliriz.

Japonların “kış gelince, yazın gölge veren ağaçlar, çok çabuk unutulur” sözü boşuna değil. Mevsim geçince bülbül şakımaz artık. İzzet Molla’nın; “Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin/ Bülbül hâmuşhavz tehîgülistan harâb” beyti insanın kendini anlamayanlar arasında kalması gibidir kanaatimce. Çünkü Keçecizade; “öyle bir mevsimin baharına geldik ki, sözde mevsim bahar, amma velakin bülbül susmuş, havuzlar boş ve gül bahçesi harap ve perişan vaziyette. Bu nasıl bahar mevsimi böyle?” diyor.

İnsanın anlaşılamama gibi bir derdini en iyi gurbetçi tabir ettiğimiz yurt dışında yaşayanlarımız biliyor. Tatillerini yazın ülkemize döndüklerinde onların ağızlarından bir dinlemenizi tavsiye ederim. Oralarda kendilerini bir yabancı gibi hissediyorlar. Anadilleri başka, bulundukları ülkede kullandıkları dil başka, kültürler başka, inanışlar başka, duygular başka. Hasılı her şey başka. Nasıl gurbetlik çekmesin bu insan? “Almanya treni kalkıyor gardan” “gurbetin kahrını sen çekemezsin” o dönem çok söylenen şarkılarımızdan ilk aklıma gelenler. Anlaşılamama sorunlarının yansımaları, hasret dolu, insanın kendini türkülere şarkılara dökme eylemleri. Ne yapsın gurbetçi yüz tane nağmesi olsa yine dilsiz işte…

Şemsettin ÖZKAN

28.12.2022 DOĞANŞEHİR

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.